Ufak bir yazı dizisine başlıyorum. Trompet, santur ya da
başka bir enstrumanla çaldığım eserlerle ilgili bir yazı dizisi… Ne hissettiriyorlar.
Hikayeleri ne?
Alageyik türküsünü bilmeyen yoktur. En azından türkü
dinleyicisi için vazgeçilmez bir ezgidir.
Benim de repertuarımda önemli bir yere sahip... Çalarken bana
hissettirdikleri türkünün acıklı hikâyesini anlattıracak cümleler kurduruyor.
Geleneksel melodisinin yanı sıra doğaçlamanın yer aldığı
bölüm içinde coşku ve hüzün barındırıyor. Bir ağıt dinletmek oluyor benim
maksadım.
Çünkü hikâyesinde bir acı var. Halil'in geyik avı tutkusunun
işlendiği bir öykü... Ancak annesi ve nişanlısının bu av işinden rahatsız
oluşu, geyik vurmanın uğursuzluk getireceğine inanması öykünün can alıcı
kısmı... Annesinin yalvarmalarına kulak asmaz hiç. Nişanlısını da umursamaz.
Bir gün bir güzeller güzeli bir alageyik yavrusu vurur. Anasının gözleri önünde
yere serilir yavru. Anne alageyik ortadan kaybolur. Halil'se yüklenir yavruyu
köye varır. Halil'in anası bir yavruyu anasından ayıran Halil'e çok kızar.
Ancak olan olmuştur. Pandora'nın kutusu açılmıştır. Halil gittiği avlarda
Alageyik tarafından çokça kandırılır. Gözden kaybolur Alageyik. Sonunda Halil
avı bırakılır. Ta ki düğün gecesine kadar... Gerdek gecesi sırasında bir ses
duyar
Halil... Geyik sesidir. Nişanlısı Zeynep'i bırakıp tüfeğini kapıp dışarı fırlar.
Geyiğin peşine düşer. Alageyik oyun oynamaktadır. Bir o kayada görülür bir bu
kayada... Sonunda son bir hamle yapar Halil. Bir kayaya atlarken kendini uçurumu
boylarken bulur.
Derler ki Halil'in geyik avlamaya tövbe edişidir bu türkü...
Bir ağıttır. Hem yavru geyiğin hem Halil'in anasının ortak
türküsü...
Her çalışta pek çok öyküye uyarlanabilir bu türkü... Bir
ağıttır. Ortak bir ağıt...
Ben de gittim bir geyiğin avına,
Geyik çekti beni kendi dağına,
Tövbeler tövbesi geyik avına.
Gidin arkadaşlar kaldım kayada,
Siz gidin yoldaşlar kaldım burada
Ben giderken kaya başı kar idi,
Yel vurdu da ılgıt ılgıt eridi,
Ak bilekler taş üstünde çürüdü,
Gidin arkadaşlar kaldım kayada,
Siz gidin yoldaşlar kaldım burada.
Esvabım bohçada basılı kaldı,
Tüfeğim duvarda asılı kaldı,
Nişanlım da benden küsülü kaldı,
Gidin arkadaşlar kaldım kayada, Siz gidin yoldaşlar kaldım burada.
Geyik çekti beni kendi dağına,
Tövbeler tövbesi geyik avına.
Gidin arkadaşlar kaldım kayada,
Siz gidin yoldaşlar kaldım burada
Ben giderken kaya başı kar idi,
Yel vurdu da ılgıt ılgıt eridi,
Ak bilekler taş üstünde çürüdü,
Gidin arkadaşlar kaldım kayada,
Siz gidin yoldaşlar kaldım burada.
Esvabım bohçada basılı kaldı,
Tüfeğim duvarda asılı kaldı,
Nişanlım da benden küsülü kaldı,
Gidin arkadaşlar kaldım kayada, Siz gidin yoldaşlar kaldım burada.