Kadın-erkek ilişkilerindeki
iletişimsizlik, sonuçları şiddete ve hatta cinayete varan en önemli sorun…
Toplumu ilgilendiren her alanda olduğu gibi, iletişim çok önemli bir olgu.
Kadın erkek ilişkilerindeki
iletişim sorunları hakkında çokça öneriler duyduk. Bunlardan, biri de Üsküdar
Üniversitesi Rektörü ve Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın önerisiydi.
“Hürrem Sultan taktiği”
Tarhan, “Tıpkı Hürrem Sultan
gibi, eşler evlilikte yaşanan sorunları çözmek için sürekli çatışmaya girmek
yerine, karşı tarafın olumsuz özelliklerini bir kenara bırakıp olumlu
özelliklerine odaklanmalı ve duygularına hitap etmelidir” diyor. Elbette eğer
bu karşılıklı olacaksa doğru bir yaklaşım. Ancak Nevzat Tarhan evliliklerdeki
çatışmalar konusundaki fikirlerini anlatırken bu ifadeleri de ekliyor. “Böyle
durumlarda iki tarafın da tutumunu değiştirmemesi daha da büyük çatışmalara
hatta boşanmalara kadar gidebiliyor. Sürekli tekrarlanan çatışmaların önüne
geçmek için taraflardan birinin yöntem değiştirmesi durumu çözüme kavuşturur.
Gerek kültürel yapımız gerekse aile içindeki rol dağılımı bu konuda akıllı
davranmayı kadına yüklüyor.”
Hürrem Sultan’la bir örnek olarak
da Hürrem Sultan’ın Kanuni’nin emriyle idam edilmesini engellemek için padişaha
söylediği sözleri veriyor. Hürrem'in, “insan hiç öz evladını öldürür mü?” diye
çıkışmak yerine “Yüksek ruhlarda kin barınmaz, sen yüksek ruhlu bir insansın,
affet oğlunu” demeyi tercih ettiğini hatırlatıyor.
İşte bu görüşler ışığında,
kadın-erkek arasındaki çatışmanın nasıl çözülebileceğini, bir kez daha masaya
yatırmak lazım. Öncelikle söylemeliyim ki sayın profesörün bu görüşleri sorunu
kesin bir şekilde çözmek yerine durumu hafifletmeye yarayacaktır. Çünkü mevcut
olan erkek şiddetinin temelindeki üstünlük duygusu, böylesi bir yaklaşımla yok
olmayacak ki. Tam tersine daha da kemikleşecek. Kanıksanacak. Erkek, “ben
yüksek bir ruhum, ben harika bir insanım, çünkü erkeğim” diye gerinecek. Sürekli
ruhu okşanması gereken bir varlıktan öteye gidemeyecek.
İletişimin tek taraflı olmasını
önererek iletişimsizliği çözmek mümkün mü? Buradaki görüş, üstü kapalı bir
şekilde kadını ‘dırdırcı’ ilan etmiyor mu? Şiddet gören kadını, toplumun büyük
kısmının 'dırdırcılıkla' suçladığını düşündüğümüzde, pek de bilimsel olmayan,
içine biraz entelektüellik baharatı karıştırılmış bir düşünceyle karşılaşmış
oluyoruz Tarhan’ın önerisinde.
Ayrıca bu düşünceyi dile
getirirken söz konusu yöntemi “erkeği avucunun içine alma” taktiği olarak da
sunuyor ki bu da bunu arzulayan kadının ağzına bir parmak bal çalıyor. Bu da
kadın tarafında tedavi edilmesi gereken bir sorun. Buna başka bir yazıda
değinirim.
Kadın ve erkek arasındaki
ilişkiler, bir bilgisayar oyunu gibi ya da herhangi bir taktiğe bağlı bir oyun
değil ki. Bir savaş da değil… Sorunların temeli iletişimsizlik… Buna
katılıyorum da iletişimsizlikte kadının payının erkeğinkinden daha yüksek
olduğu görüşüne katılmıyorum belirttiğim gibi.
Erkeğin normalleşmesini
sağlamaktansa, onun egosantrik eğilimlerini içselleştirmek, gelecek
nesillerdeki iletişim sorunlarının kemikleşmesine neden olacaktır, diye
düşünüyorum. Çünkü Hürrem Sultan taktiğiyle mantıklı, anlayışlı ve yüreğinde
güzel duygular besleyen bir erkek nesli yaratacağımıza, mantıksız, anlayışsız
ve megaloman erkek neslinin sonsuza kadar sürmesine neden oluruz. Tedavi
edilmesi gereken hastalık bu megalomani olmamalı mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder