Ne zaman
çocukluğumu düşünsem önce hüzünlenir, sonra yadırgar, bir süre sonra da
kanıksarım. Çocukken çok unutkandım ben. Öyle ki annem beni, kasaba kıyma
almaya yollardı; çarşıya çıkana kadar neden çıktığımı unuturdum. Annemin kıyma
almam için bana verdiği parayı cebinde bulduğumda da "vay be ne ara
harçlık almışım?" derdim. Bunu söylesem iyi... Üzerine jest olsun, diye
pastaneden bir kilo baklava alıp eve gelirdim. Artan parayı da anneme vererek
göze girecek, hesabını bilen, düşünceli, gayet ekonomik bir evlat olduğumu
kanıtlayacaktım. O günden sonra epey bir süre annemin bana neden kızdığını
anlayamamıştım. Şekeri mi vardı acaba?
Bu unutma vakaları
saymakla bitmez. Ben akıllarda daha çok yer eden olaylardan bahsedeyim.
Üniversitenin ilk günleri çocukluğumun son günlerine denk geliyordu.
"Çıkma teklifi" denen, işlevi adından belli olmayan garip bir teklif
türü vardır. Hiçbir şey bilmediğinizi, dünyaya 14–20 yaşları arasında gözünüzü
açtığınızı var sayalım. Size "çıkma teklifi" harici her şeyi
yüklesinler. “Çıkmak” dediğimiz olayın ne demek olduğuyla ilgili çok fazla
düşünceniz olacaktır. Ağaca çıkılır, komadan çıkılır, çileden çıkılır,
merdivenden çıkılır... Daha ilerisi tırmanmaktır. Hepsi gelir aklınıza. Ama bu
teklife konu olduğunda kadın-erkek birlikteliği için atılan ilk adımı ifade
eder. İnsanlar bunu "birlikte dışarı çıkma" diye tanımlar. Ancak
netice itibariyle dört duvar arasında özel vakit geçirilecektir. (Dünya
barışını tartışmak, ekonomik verileri analiz etmek gibi etkinlikleri de
özel yapmasını bilin canım siz de) Bunun adı ne kadar çıkmak da olsa, kimi
zaman bu durumlarda olduğu gibi ilgisiz eylemleri de ifade edebiliyor.
Neyse... Konumuz
bu değil... Bana dönelim. Ne diyorduk? Üniversitenin ilk günleri... Bir sevgili
yapmak gerek acilen... Herkes son derece flörte müsait... Bir kızın yanına
yanaştım kantinde. "Çıkma teklifi" literatüründeki popüler cümleleri
kullanarak eylemi gerçekleştirdim. Kız da bir-iki gün düşünmek istediğini
söyledi. Unutkanlık bu ya... Ertesi gün zaten birine teklifte bulunduğumu
unutup diğer sevgili adayına gittim. Ve bunu üçüncüsü ve dördüncüsü kovalıyor,
haremim farkında olmadan zenginleşiyordu. Bir süre sonra benden düşünmek için
zaman isteyen tüm kızlar tek tek etrafımda gezinmeye başladığında, kendimi
okulun gözdesi, genç kızların sevgilisi, yakışıklının teki ilan etmem de
kaçınılmaz oldu. O kadar şımarmıştım ki hiçbirinin yüzüne bakmıyordum. Hiç bir
çaba sarf etmeden nasıl âşık etmiştim bu kızları kendime? Bana helal olsundu.
Vay beydi. Ancak bir süre sonra unutkanlığımın sonucu tek tek çıkma teklifi
ettiğim, ama her seferinde yeni başlangıç heyecanı yaşadığım kızlar, benim
kendilerini seriye koyduğumu birbirlerinden öğrenerek, benden uzaklaşmaya ve
beni öcü ilan etmeye başladılar.
İşte benim hazin "üniversitede aşk başkadır" öyküm böyle. Unutkanlıklarımdan
bahsederim belki sık sık. Haydi bakalım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder