Türkiye televizyonlarının en iyi
uyarlama dizilerinden olan “Bir Erkek Bir Kadın” orijinaline en uygun içeriğe
sahip. Özellikle Türkmax’ta yayınlandığı zamanlarda, cinsellik içeren
esprileriyle tamamıyla genel izleyiciye hitap etmeye başlamış televizyon yapımlarının
çok dışında kalarak kendini belli edebilmişti. Star TV’ye transfer olduktan
sonra “Bir Erkek Bir Kadın” ismini alan dizi, (ilk önceleri “kadın” kelimesi
baştaydı) RTÜK denetiminin “efendim, Türk aile yapısına uygunluk, falan filan…”
duvarına hafiften tosladı.
Dizi Türkmax’ta yayınlandığı
dönemde, sınırlı bir izleyici kitlesiyle yol alırken, sosyal medya sayesinde
takipçi sayısını ciddi anlamda arttırdı. Bir televizyon dizisinin, sosyal medya
fenomeni oluşuna şahit olduk. Kimi izleyiciler de sırf bu diziyi izlemek için
kanalın yer aldığı dijital televizyon platformunu satın almaya başladı.
Bir klişe olan kadın-erkek
çekişmesini konu alan dizi, tam bir konu deryası olan ilişkiler dünyasında
yolculuk imkânı veriyor. Genellikle haklı tarafın olmadığı ikili atışmalar, bir
komedi ortaya çıkarıyor. Kadının kadına özgü anlaşılmaz tavırlarıyla erkeğin
erkeğe özgü gariplikleri, süreklilik arz eden skeçler halinde iyi bir sit-com
örneğini önümüze koyuyor.
Tadında bir çizgiyle kısa sürede
dopdolu içeriği önümüze serme yeteneğine sahip. Ozan rolünde Emre Karayel ve
Zeynep rolünde Demet Evgar’ın iyi iş başardığını da söylemeden edemeyiz.
Türkiye’de Twitter’ı etkin bir
şekilde kullanan, bildiğim ilk televizyon dizisi ayrıca. Özellikle Zeynep’in
söylediği sözler ve dizide attığı Twitter notları gerçek zamanda da Twitter’a
düşüyor. Bunun tıpatıp aynısını “Kuzey Güney” dizisi de bir aralar yapmıştı. Ve
bence bu takip etme işini de izleyici adına son derece keyifli hale getiriyor.
“Bir Erkek Bir Kadın” elbette ki
RTÜK’ün olduğu bir televizyon âleminde bazı tavizler de vermek zorunda. Örneğin
Star TV’ye transfer olduğundan beri daha çok göz önünde bulunmaya başlayan
dizi, karakterlerin medeni durumunda değişiklik yapmaya gerek gördü. Çünkü
“Türk aile yapısına uygun olmak” ve ”evlilik dışı ilişkiyi özendirmemek”
kaygısı hâsıl olmaya başladı haliyle. Zeynep ve Ozan evlenmeye karar vererek
ilişkilerini ‘yasal’ hale getirmeye adım attılar. Sevişmeye de vakit
bulamıyorlar şimdi. Öyle ki Türkmax’tayken, süpermarket, bilardo salonu,
asansör gibi mekânlarda; evlerindeki hemen hemen her bölümde mütemadiyen
sevişen çiftler birden uslanıverdiler. Nikah işlemlerine başlayıp ‘Türk aile
yapısına’ uyan Zeynep ve Ozan’ın bir de üç çocuk yaparak(minimum) başbakanın ‘neo-Türk aile yapısı’ kalıbına
girmemesi tek temennimiz.
Türkiye, televizyonda izlenen her
şeyin ‘iyi örnek’ olması gerektiğine inanılan bir ülke… Ancak bu beklenti, her nedense, kadın-erkek ilişkileri ve
cinsellik konulu televizyon yapımlarına yönelik oluyor. Kimse Kurtlar
Vadisi’nden silah bırakmalarını beklemiyor. Bu garip çelişkiye rağmen, yine de
“Bir Erkek Bir Kadın” alışılmışın dışında duruşunu sürdürüyor. Bu da bir şey…
Dizinin yapımcıları bir RTÜK
baskısının olduğunu dillendirmese de örnek olarak Lübnan’daki uyarlamasını
göstererek karakterlerin burada başından beri evli olduğunu belirtmişti. Burada
biraz da genel toplum yapısına uygunluğa sahip olma çabası kendini gösteriyor.
Tabii bütün bu RTÜK baskılarının kaynağının izleyici şikâyetleri olduğunu da
bilmekte fayda var. İzleyici şikâyetlerini eğer çok ciddiye alacaksak, bu
ülkede “Şeker Portakalı” ve “Fareler ve İnsanlar” gibi klasik eserleri
‘sakıncalı’ bulduğu için şikâyet eden öğrenci velilerinin olduğunu da
bilmeliyiz. Böylelikle bu şikâyetleri mantık süzgecinden daha iyi geçiririz.
“Bir Erkek Bir Kadın” her şeye
rağmen iyi bir yabancı konsept uyarlaması… Türkiye’de bugüne kadar yapılan
uyarlamalar bu denli başarılı olamamıştı ve elbette uzun soluklu değildi.
Mesela Evli ve Çocuklu, Dadı, Tatlı Hayat gibi diziler başarılı
oyunculuk performanslarına rağmen çok fazla tutunamadı. “Bir Erkek Bir Kadın”
bu anlamda hem sosyal medyayı etkin kullanarak, hem de zekice uyarlanışıyla ve
elbette oyunculuk performanslarıyla bütün şartları yerine getirip başarıya
ulaştı. Uyarlama olarak, tabii ki “Umutsuz Ev Kadınları” da başarılı bir
çalışmadır. Onun da hakkını vermeli.
Pek çok televizyon dizisi
izleyici 2-3 saat boyunca, geçmiş bölümün özetiyle birlikte ekrana kilitleyip
hemen hemen 20 dakikalık bir içerik sunuyor. Ancak “Bir Erkek Bir Kadın” normal
bir televizyon dizisi süresinde, ayrılan tüm zamanı güzelce
değerlendirebiliyor. Son olarak şunu da söylemeliyim ki bu dizi, Türkiye
ekranlarına musallat olmuş, ağır ve acılı aile dramlarının karşısında bir
değişimin öncüsü olmaya da aday…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder