Burada söyleyeceğim hiçbir şey
bilimsel bir temele dayanmıyor. Tanrı, din, teknoloji, açıklanamayan olaylar
gibi pek çok konuda bilimsel açıklama getirildiğinde benim görüşüme göre bu,
evrende yalnız olmadığımız gerçeği olacak.
Bugün Dünya dışı varlıklar tarafından
tarih boyunca ziyaret edildiğimizi söylediğimde belki de çoğunuz beni bilim
kurgunun esiri bir hayalci olarak düşünecek.
Ancak böyle bir olasılığı
reddettiğinizde açıklamasını var olan tezlerle yapamayacağınız çok sayıda
olayla karşılaşırsınız. Açıklamak istemiyorsanız amenna… Ancak açıklamak
istediğinizde izleri takip ederken buluyorsunuz kendinizi.
Antik Çağ’da yaşamış atalarımızın
bize bir şeyler söylemek istediğini hiç düşündünüz mü? Mağara duvarları,
piramitlerin içlerinde, çok sayıda antik tablette başlarında fanusla uçan
adamlar tasvir edilir.
Eski Sümer Yazıtları’nda ise
“yukarıdan aşağı inenler” olarak belirtilen tanrılardan söz edilir. Sümer
Yazıtları’na göre “tanrılar” insanı yaratmak için mevcut genetik bilgiye
sahipti. Bunu ise Sümer Yazıtları üzerine çalışmalar yapan bilim adamları
DNA’yı gösteren ikili sarmalın, birbirine sarmalanmış çift yılan olarak
sembolize edildiğini iddia ediyorlar. İşin garibi biz sadece Sümer tarihinde
bunlarla karşılaşmıyoruz. Benzer pek çok tablet ve yazıtı Güney Amerika
uygarlıklarında, Yunan ve hatta Kuzey Avrupa antik çağında da görebiliyoruz.
Hepsinde uçan insanlar ve cisimler göze çarpıyor.
Uçan insanlardan bahsettiğimde
kafalar karışabilir. İnsansı bir canlının durup dururken uçabilecek yeteneğe
sahip olması mümkün değil… Peki ya bir teknolojiye sahipse? Başka bir
gezegenden gelen ileri teknoloji sahibi canlılarsa?
Uçan bir varlık gören atalarımız
da o uzaylı ziyaretçileri tanrılaştırdıysa?
Bütün dinlerin, tanrı kavramının
açıklamasını burada arayabilir miyiz? Hassas bir konu, biliyorum. O yüzden bu
konuda pek haddimi aşmayacağım.
Bilimsel bir araştırma yapmaya
kalkışmadım elbette. Benim elde ettiğim bilgilere herkes internet yoluyla
ulaşabilir. Sümer Yazıtları bu anlamda hem çok iyi bir kaynaktır, hem de pek
çok dinin temelini oluşturur. Hatta bir noktada öyle bir kısımla
karşılaşırsınız ki “yaradılış da evrim de doğruymuş” diye bir sonuç çıkarmanız
işten değil…
Zecharia Sitchin’in “Enki'nin
Kayıp Kitabı: Dünya Dışı Bir Tanrının Hatıraları ve Kehanetleri” isimli
kitabını okuduğunuzda Sitchin’in Sümerce yazılmış 14 kil tabletin deşifresiyle
karşılaşacaksınız. Bu kitap ya Dünya’ya bakış açınızı değiştirecek ya da başka
bir ‘deli saçmasını’ daha elinizin tersiyle iteceksiniz.
Ama bu tabletlerin
deşifrelerinde, genetik, astronomi, tarım, kısaca insanın günümüzdeki tüm
uğraşlarının on binlerce yıl önce Dünya’yı ziyaret edip bir uygarlık meydana
getiren uzaylı ataların sahip olduğu teknolojiyle mümkün olduğunu gördüğünüzde
içinize bir kurt da düşecek.
Yunan Mitolojisinde Tanrı Zeus’un
insanı kendi suretinden yarattığını söyleyip, sonra tanrısal özellikleri
sınırlayarak insanı sıradan bir canlıya dönüştürmesi pek çok inanışta, dinde
mevcuttur. Ancak tanrılar (belki de tanrının ulakları, yani melekler) insanlara
âşık olup onlarla sevişti ve çocuk sahibi oldu. Bu çocuklar yarı insan, yarı
tanrıydı. Üstün varlıklardı. Buna benzer başka olaylar da yine Sümer
uygarlıklarında görülmüş, 3 dinin de kitabında bahsedilen “devler” olarak
anılmışlardır. Ancak dev kavramı, üstün ve çok güçlü bir varlığı sembolize
etmek içindi. Görünüşte “dev” diye bir şey yoktu.
Antik uzaylılara inanan bilim
adamlarına göre, Dünya dışı varlıklar bizi tarih boyunca ziyaret etti; ta antik
dönemden hatta Dünya’da insan dahi yokken ziyaretlerine başladı. Sitchin’in
kitabını okuduğunuzda bu ziyaretlerin sebeplerini de görebilirsiniz.
O kitapta, göksel arabaları, iniş alanlarını,
bugünkü lap top ve tabletleri düşündüğünüzde daha iyi anlayabileceğiniz bilgiyi
barındıran taş tabletleri göreceksiniz. İşte o zaman belki de gökyüzüne
baktığınızda daha fazla dikkat edeceksiniz.
Şimdi diyeceksiniz ki “bu adamın
kafa gitmiş galiba.” Bütün bu anlattıklarım benim hayal ürünümün ya da başka
birilerinin hayallerine inanışımın bir sonucu olabilir. Ya Antik Çağ’daki
atalarımız? O resimleri çizerken bize insanüstü canlılarla ilgili bir mesaj
vermek istemiş olamazlar mı? Tanrıları kanatlı olarak resmederek bize onların
uçabildiğini mi anlatmaya çalışıyorlardı?
Haydi, bilim kurgunun etkisinde
fazla kaldık diyelim. Sümer Yazıtlarını yazan ya da yazdıran varlık en son
hangi bilim kurgu filmi izlemiştir acaba?
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilmerakla bekliyorum kendilerini :)
YanıtlaSil