Kısa sürede fenomen haline gelen,
anti-kahraman karakterlerle ilerleyen televizyon dizisi Leyla İle Mecnun, bu
tip yapımlara alışık olmayan Türkiye’deki televizyon izleyicileri için yeni bir
şeydi. Ayrıca bir tek bu yok. Absürt ve doğaüstü sahnelerin de olduğu bir dizi…
Mizah ve fantazyaya bakış açısı nedeniyle de çok alışıldık değildi.
Ne taraftan bakarsanız bakın,
getirdiği tüm farklılıklarla büyük bir risk alıyordu. Leyla İle Mecnun bize,
sabırlı olunduğunda kaliteli ve başarılı yapımların, bu yönlerini
izlenirliliğine de yansıtabileceğini gösteriyor. Leyla İle Mecnun ikinci
sezonundayken, “Üsküdar’a Giderken” denemesi de gerçekleşse de güzel bir dizi
olmasına rağmen, Leyla İle Mecnun kadar şanslı olamadı. Ayrıca sabırla yayında
tutulmuş olması, onu izleyiciye kısa sürede kabul ettirdi.
Gerçek hayatta karşılığını
bulamayacağınız karakterlerle örülü bir dizi Leyla İle Mecnun… Bazen sade,
bazen abartılı bir mizahı var. Ama her ikisi de metin üzerine çok güzel yerleştiriliyor.
Ayrıca bir güldürü dizisi olmasına rağmen, hüzünlü sahneler o kadar güzel
işleniyor ki, yadırgamıyorsunuz. Yadırgamadığınız gibi ağlayabiliyorsunuz bu
sahnelerde.
Leyla İle Mecnun, Türkiye
televizyonlarında, anti-kahramanların yükseliş dönemini başlatıyordu. Alışık
olunan televizyon dizisi karakterleri, hep güzel, yakışıklı, bakımlı, komik
duruma düşmeyen, “saçmalamayan” tiplerdi. Ancak ne hikmetse, izleyici, parlak
ceketli İsmail Abi’nin kariyer öykülerinde, Erdal bakkalın komik egoistliğinde,
İskender’in hamaratlığında, Yavuz hırsızın kalp çalmadaki bocalamalarında,
Mecnun’un aşkından düştüğü türlü belalarda kendini buldu.
Her bölümün ayrı bir alt metne
sahip oluşu, absürtlük ve dikkat edildiğinde fark edilen, detayda gizli
espriler, aklın sınırlarını zorlayarak da bir dizinin beğenileceğini
gösteriyor.
Belli ki metin dışına da
çıkılıyor dizide. Bir bakıyorsunuz, karşılıklı konuşma bir doğaçlamaya
dönüşmüş. İşte o zaman daha bir ısınıyorsunuz karakterlere. Dizi o kadar başka
yere konuyor ki, asla dizi izlemeyen pek çok insan, Leyla İle Mecnun’u hep
klasman dışı tutuyor.
Türkiye mizahının vazgeçilmez
öğelerinden biri olan “Ak Sakallı Dede” figürü, gayet başarılı bir şekilde
canlandırılarak, absürtlüğün içinde yer ediniyor. Genç izleyicisinin bol olduğu
bu dizi, bu karakter yoluyla aşka ve hayata dair derin mesajlar veriyor. Ve
Genç izleyiciyi felsefik olarak da besliyor belki fark ettirmeden.
Leyla İle Mecnun, klasik bir aşk
öyküsü içerisinde, absürt ve komik olaylarla örülü bir kurgu sunuyor bize.
Bitmek bilmez bir enerjiyle akıp gidiyor. Pazartesi geceleri sosyal medyada
konuşulanlar da onun sayesinde belirleniyor bazen. Fan kitlesi hızlı bir
şekilde artmaya devam ediyor. İzleyicisinin kimler olduğunu, o kişilerin dizi
karakterlerininkini andıran konuşma tonlamalarından tespit edebileceğiniz ender
dizilerden biri ayrıca.
Leyla İle Mecnun ve onun izlediği
mizah anlayışını izleyen yapımlar sayesinde, televizyondan kopamayan
izleyicinin hayal gücü ve hayata bakışı olumlu yönde değişecek gibi görünüyor.
Bakalım dizinin yeni sezonunda
nasıl bir macera silsilesi içine gireceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder