Spor Haberleri

Köşe Yazıları

8 Ağustos 2013 Perşembe

Leyla ile Mecnun'la Yalan Dünya'yı Kıyaslamak

“Yalan Dünya” ve “Leyla ile Mecnun” dizileri hakkında, özellikle Yalan Dünya’nın, diğeriyle aynı güne alınmasıyla başlayan bir kıyaslama rüzgârı, internet sözlükleri ve Twitter’da epey bir süre esmişti; takip edenler hatırlayacaktır. Ancak birbirleriyle asla kıyaslanamayacak bu iki dizi, iki ayrı kulvarda ve bence Türkiye televizyonlarında yüksek kaliteye sahip birer yapım…

Tamam, kabul ediyorum. “Leyla ile Mecnun” karakterleri insana, sokağa daha yakın… Ama kabul etmek gerekir ki dizide gerçekle ilişkisi olmayan unsurlar var. Konuşan kırlent vardı birkaç bölüm. Ve aksakallı dede karakteri var. Bir dizinin güldürebilmesi ve beğenilmesi için karakterlerin gerçek olması gerekmediğini gördüğümüze göre, iki diziyi karşılaştırırken, birinin diğerinden daha gerçek olduğunu söylemenin yersiz bir kıyas olacağını da anlamış olduk.

Bir kere “Yalan Dünya” bir durum komedisi… “Leyla ile Mecnun” ise kalıpların dışında ve absürt mizahın Türkiye’deki tek örneği… Karakterleriyle ilgili de küçük bir analiz gerekirse, “Yalan Dünya” Gülse Birsel’in başarılı gözlem kabiliyetinin bir ürünüdür, diyebiliriz. Ancak diğerinde karakterler bir gözlemin sonucu çıkmış olamaz. Çünkü bir “İsmail Abi,” bir “Erdal Bakkal,” bir “Mecnun,” ve bir “Aksakallı Dede” hangi gözlem sonucu çıkabilir? Metonya diye bir ülke gerçekle alakalı olabilir mi? Ya da İsmail Abi’nin Dostoyevski’yi kitabını bastırmak için yayınevlerini gezdirmesi mümkün mü? İşte tam da bu noktada ciddi bir tarz ayrımının olduğunu görüp iki diziyi kıyaslamaktan vazgeçmek gerek…

“Leyla İle Mecnun” absürt mizahta sessiz sedasız bir fenomen ve kötü karakterlerin bile sevilebildiği bir dizi haline gelmiştir. Daha önce bu diziyle ilgili yazdığım yazıda belirttiğim gibi, Türkiye televizyonlarında çığır açmış bir anti-kahraman dizisidir. Bu noktada da asla kıyas kabul etmez. Hele ki kendi kulvarında en iyisi olan “Yalan Dünya” ile hiç kıyaslanmamalı. Ancak Türkiye izleyicisi bir televizyon dizisini bile takım tutar gibi izliyor. Ve maalesef ki kendi izlediği dizinin diğerlerinden daha iyi olduğunu kabul ettirmeye çalışıyor. Kimse kusura bakmasın. Bunu en çok “Leyla ile Mecnun” izleyicisinde görüyorum. Başka bir diziyle karşılaştırmaya gitmek, bir kere “Leyla ile Mecnun” dizisini anlayabilmiş olanlar için söz konusu olmamalı.

Ben her iki dizinin de sıkı bir takipçisiyim. Neyse ki saatlerinde ciddi bir çakışma olmuyor. Buna rağmen “Yalan Dünya” dizisinin reytinglerinin düştüğünü iddia edenler oldu. Ben böyle bir şeyi olası görmüyorum. Dizi bahsettiğim gibi, ülkedeki diğer “sit-com” denemelerinin kalite olarak çok üstünde bir iş. İddia edildiği gibi halktan kopuk, halkı aşağılayan bir yapısı da yok. Üçkâğıtçı karakterlerin Anadolulu olduğu doğru, ama Anadolulu olup da iyi olan insanlar da var dizide. Popülist bir yaklaşımla eleştirilmeyi hak etmiyor. 

Ayrıca “Yalan Dünya” kendi içinde bulunduğu dünyaya bir göndermedir. Ve çok daha önemlisi “ünlü ve aptal kadın” karakterlerinin yıllarca boy gösterdiği komedilerden sonra, “ünlü ve aptal erkek” karakterleri bizlerle tanıştırmış bir dizidir “Yalan Dünya.” Sadece bu bile onu farklı yapabilir.

Orçun, Selahattin, Nurhayat, Çağatay Koçtuğ, Zerrin, Tülay ve Rıza gibi çok önemli ve başlı başına konu olabilecek karakterlere sahip… Sadece metniyle değil, verilen rolün üstesinden gelen oyuncularıyla da “Yalan Dünya” iyi bir dizi…

Sonradan olma kentlinin sonradan görmeliğiyle de iyi dalga geçiyor ayrıca. Bunun dışında kalabilmiş olanları bir kenara ayırabiliyor ve böylece toplumu rencide etmiyor. Evli bir adamın sevgilisi olan pavyon şarkıcısı kadın Tülay’ı yargılamadan, içinde yaşamakta olduğu hayattan faydalananları “Selahattin” ile karikatürize ediyor. Bu da başarılı…

Televizyon dünyasının kötü oyuncuları yıldızlaştırıp, iyileri ise ezmesini Çağatay Koçtuğ ve Ahmet karakterleriyle anlatıyor. İçinde bulunduğu sisteme eleştiri getirmesi açısından değerlendirildiğinde de başarılı denebilir. Elbette tam anlamıyla bir sistem eleştirisi getirdiğini söylemek abartılı olur. Bunu da belirteyim.

Her iki dizi de bahsettiğim gibi kendi kulvarlarının en iyi temsilcileri… “Leyla ile Mecnun” çok iyi bir absürt komedi örneği… “Yalan Dünya” da çok iyi bir ”sit-com” ve dünyadaki pek çok benzer tür dizilerle boy ölçüşebilecek bir komedi dizisi… Diyorum ki artık kıyaslamasak mı acaba?






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder