Spor Haberleri

Köşe Yazıları

4 Ağustos 2013 Pazar

Dikkat Trompetli Bölge

Ara ara kişisel yazılar yazmalı… Gerçi her yazı kişiseldir de kategori olarak hep başka yerlere düşer çoğu zaman. Bu seferkini bir parça müzik kategorisinde değerlendirelim izninizle yine de.

Trompete ilk başladığımda 12 yaşındaydım. (21 yıl olmuş) Kısa bir süre içinde öğrenip geliştirmeye başladığım trompeti zaman zaman kenara bırakıp uzunca bir süre ilgilenmeyerek, çokça ihmal etmiştim tabii. Bu ihmalin cezasını da çektim. Hak etmiştim.

Küçük yaşların verdiği bir boş vermişlikle geçti onunla bir dönem ilişkim. Ama yine de bırakamadım şöyle tam anlamıyla. İyi de etmişim. Çok küçük yaşlarda tozunu yutmaya başladığım sahneler, zamanla benliğimi ele geçirecekti elbette. Kaçınılmazdı. Durup geriye baktığımda, ne yaparak mutlu olacağımı görmemi sağlayan çok sayıda anı vardı. O zamanlar yaşadığım yer olan Şile’nin festival tanıtımı için İstanbul’da gerçekleştirdiğimiz konserler, televizyon programları, haberler, hakkımızda çıkan yazılar ve Almanya’da katıldığımız yerel bir müzik festivali derken ne kadar çok şey birikmişti.

Kendimi yetiştiğim orkestranın başında buldum sonra. Bazı müzik aletleri daha eklenmişti portföyüme. Ama rüzgâr yine başka türlü esince müzik yine rafa kalktı. Başka başka işlerin içinde buldum kendimi. (Cümle çok kapalı oldu yahu. Legal işler bu içine girdiklerim hep tabii.)

Ta ki 5 yıl öncesine kadar…

Artık sadece müzik yaparak hayatta kalabileceğimi anladığımda son çalıştığım işte kariyer anlamında önemli bir aşamadaydım. Ani bir istifa ve trompetimi alıp Bağdat Caddesi’nde sokak müziği yapma kararı… Hepsi üç günde gelişmişti. Zabıtayla oynadığım köşe kapmacalara rağmen yapmakta olduğum iş, kimi işletmelerin ilgisini çekmeye başlamıştı. Elbette başka grupların ve müzisyenlerin de…

İşimiz insanları eğlendirmek… İnsanları gülümsetmek… Onlara keyifli zamanlar geçirtmek… Bütün bunları yaparken geçirdiğimiz bütün bu yorucu süreçler, bir an olsun “of ya” dedirtmedi bize. Çünkü biz bu işi seviyorduk. Hatta müzik dışında başka bir işin yorgunluğunu yaşıyor olsaydım geçen hafta sonu mesela, şu anda bilmem kaçıncı seruma bağlıyorlardı beni.

O yorgunluk, alkışı aldığın anda bir onura dönüşür çünkü. O onur seni hayata bağlar.

Belki bir gün yollarımız bir sahnemizde kesişir, ne dersin?  Sana yorgunluğumuzu değil, seslerin güzelliğini anlatır müziğimiz… Zaten hep öyle olmalıdır, değil mi? Yorulacaksak dans ederek, şarkıları hep birlikte söyleyerek yorulalım.

Mesela, şu an aktif olarak performanslar sergileyen grubum Serbest Radikaller’i bayramın 2. ve 3. günü 21:30’da Taksim Mask Nevizade’de dinleyebilirsiniz. 12-21 Ağustos tarihlerinde de Antalya Olympos’a yolunuzu düşürürseniz Eski Yeni’de sizi bekliyor olacağız.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder