Geçtiğimiz aylara ait bir haber… "Elazığ'ın Karakoçan
İlçesi'ne bağlı Burgurcuk Köyü'nde, 15 yaşındaki S.A. adlı kızın 8 yaşından
itibaren cinsel istismara uğramasıyla ilgili olarak, aralarında 68 yaşındaki
bir kişinin de bulunduğu 7 şüpheli tutuklandı. Aynı suçlamayla küçük kızın
ağabeyi de Antalya'da yakalanırken, 6 şüpheli hakkında da gıyabi tutuklama
kararı çıkarıldı."
Çocuğa yönelik cinsel istismarın geldiği bu noktada bu
haber, kutsal sayılan tüm değerlerin, başta aile kurumu olmak üzere tepetaklak
olduğu çok sayıda yürek burkucu olayı da içinde barındırıyor.
Köyde hayvancılıkla uğraşan 68 yaşındaki adam, çocuğa
çikolatalar alıyor ve tacizlerine başlıyor. Bu olmaya başladığında kızcağız
daha 8 yaşında. Cinsel istismar olayı aylarca sürerken, köy okulundaki
öğretmenler, durumdan şüphelenip S.A. ile konuşuyor. Kız olan biteni
öğretmenlerine anlatıyor ve öğretmenler kızın ailesini ve tacizci yaşlı adamı
görüşmek için okula çağırıyor.
İşte bir hastalıklı algı bu görüşme sırasında kendini
gösteriyor. Kızın annesi, söz konusu şahsın köye cami yaptırdığını, böyle bir
kötülük yapamayacağını söylüyor. Kızını iftiracılıkla suçluyor. Öğretmenlerin
görüşme yaptığı adam ise, kıza yardım ettiğini ve hiçbir kötülükte
bulunmadığını iddia ediyor. Öğretmenler ise onu kızdan uzak durması için
uyarıyor.
Öğretmenlerin geçen yıllarda tayini çıkana kadar kıza
yaklaşmayan adam, tayinden sonra yine kolları sıvıyor!
Bu cinsel tacizler köyde pek çok kişi tarafından
öğreniliyor. Ancak bir tek Allah'ın kulu bu konuda bir şey yapmadığı gibi
tacizler başka erkekler tarafından da yürütülüyor. Hatta kızın ağabeyinin bile
bu kişiler arasında olduğu iddia ediliyor.
Sonunda iki aile arasında çıkan büyük bir kavga sonucu olay
yerine gelen jandarma ekiplerine köylülerden biri olayla bağımsız olan bu taciz
olayını anlatıyor. Ve jandarma soruşturması başlıyor. En başta alıntı olarak
yazdığım haber işte böyle bir geçmişe sahip.
Bu olay 23 Nisan'ın bir çocuk bayramı olduğu ülkede
gerçekleşti. Hiç düşündünüz mü? Böyle kaç çocuk büyüyor, diye? Bilmediğimiz,
bilip de görmezden geldiğimiz kaç taciz vakası vardır çocuklara yönelik?
Bütün bu saçmalığın ve rezilliğin sebebi ise kızın ailesinin
vurdumduymazlığında gizli değil mi? Ve tuhaf bir algının da sonucu değil mi?
Köye cami yaptıran birinin kötülük yapamayacağını savunmak ve kendi öz kızını
iftiracılıkla suçlamak hangi kafanın ürünüdür?
İşte hep söylediğimiz gibi, ahlak denen duygu, öyle dinle
imanla sağlanmıyor efendiler! Cami yaptıran, kafasına takke takan, beş vakit
namaz kılan herkesi iyi, namuslu ilan edip geri kalanlardansa kötülük
geleceğine inandığınızda böyle bozuluyor işte ezberiniz. Gerçeklerle bozuluyor.
Masallarla kurduğunuz ezbersel dünyanız işte böyle sarsılıyor.
Ahlakı dindarlıkta arayanlara da güzel bir ders olmalı bu.
Ahlakın dinle tesis edilemeyeceğini, dinin ahlaksıza maske oluşunu çok iyi
görmüş oluyoruz. Gözü tamamen kapalı halde dünyayı izleyenler hariç, bir
farkındalık kazanacaksak, gerçek hayat size çok sayıda veri sunacaktır.
S.A. şu anda 15 yaşında. Cinselliğini hoyratça öğreten
ağabeyleri, amcaları ve dedeleri yüzünden ve çok daha acısı beyninde 'Allah
alanı' tam ailesinin vurdumduymazlığından dolayı, hayatının en acı
'deneyiminin' ceremesini çekiyor.
Sahi, bunu yapanlar ve yapılmasına seyirci kalanların
beynindeki hangi alanı kullanıyor?
Amacım dindarların tamamını bir kategoriye koymak değil.
Dindarlığı bir masumiyet belirtisi görüp, tüm kötülükleri ötekinde arayan
algıyla tüm derdim. Bu algının ceremesini o yaşta bir çocuk çekmek zorunda mı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder