Spor Haberleri

Köşe Yazıları

3 Ağustos 2013 Cumartesi

İstanbul Gecelerinde Serbest Radikaller Fenomeni

Hiç âdetim değildir. Kendi çaldığım grubun reklamını yapayım, dememişimdir. O kadar yıldır çok sayıda gruba girdim, çıktım. Güzel müziklerde imzam ve katkım oldu. Ama şu ana kadar birini yazayım, demedim. Hatta kendi projemle ilgili bile yazmadım yahu.


“Ne yazdıracak peki bunları sana?” diye soracak olursan, Serbest Radikaller’in karakterime yatkınlığından bahsederek cevaplayabilirim. Yani, zaman zaman hüzünlü ve birden bire neşelenen bir adam olduğuna göre, benim için biçilmiş kaftan Serbest Radikaller. 

Elbette çaldığım gruba “fenomen” demem pek bir iddialı duruyor. Ama dinleyicinin hakkımızdaki yorumlarına baktığımızda çok bir alçak gönüllü ifade aslında…

Ne yapıyor Serbest Radikaller? Batı formlarını kullanarak bir doğu müziği yapıyor. Doğu-Batı sentezi olarak nitelendirilebileceği gibi, olmayan bir türü de aslında icat etmiş sayılabilir. Öyle ki dinleyen hangi türde bir müzik grubu dinlediği sorusuna kesin bir cevap veremediği gibi, bu cevabı veremediği için grubu “fenomen” kategorisine yapıştırabiliyor.

Ben grubun epey bir süre dışarıdan dinleyicisi olabildim. Daha sonra grubun kurucusu Jehat Hekimoğlu’yla yollarımız kesişti. Kendi projeme dâhil olmasını istedim. Sonrasında onun da benim Serbest Radikaller içinde yer almamı istemesiyle hızlı bir şekilde grubun sahne çalışmalarına dahil oluverdim. Kendi ekibim Hatıra Defteri’ne bir nevi kardeş gelmiş oldu. İşler bu aşamaya gelince de hayatımın en keyifli ve en dinamik ve de çok sürprizli sahne deneyimlerini yaşamaya başladım.

Birbirleriyle hiçbir tür ve orijin ilişkisi olmayan parçaların, aslında ne kadar kardeş olduğunu kanıtlıyor Serbest Radikaller. Birbirleriyle bağlandığında veya iç içe geçtiğinde bambaşka bir şarkı dinliyor aslında dinleyici. Doğaçlamalar da işin başka bir rengi. Doğaçlamaya dayalı bir kafanın ortaya eğlendirici ve sürükleyici bir öykü koyması çok başka bir tat elbette. Şöyle bir uğramaya gelen herkes, ya gidemiyor ya da bir dahakine daha kalabalık geliyor. Grup her geçen gün kendi kolonisini oluşturuyor.

Bence yapılması gereken çok bilindik ve çok güzel şarkıları, bir de Serbest Radikaller’den dinlemek… 

Benim grupla tanışmam bir dinleyici olarak işte böyle başlamıştı. Şimdi dinleyen değil, icra eden tarafında yer alınca gururlanıyorum epey.

Müzikte minimal bir yaklaşımla görkemli bir iş ortaya koymak öyle kolay bir iş değil. Algıları açık, gönülleri açık dört adamın aynı ruh içinde buluşması da hiç kolay değil. Belki biraz bundan dolayı bahsetmek istedim. Blog yazarlığıma müzisyenliğimi hiç bulaştırmamaya çalışsam da dayanamadım bu sefer.

“Arkadaş o kadar bahsettin, nerede bu adamlar, gidelim bir yerinde görelim” şeklinde konuşmaları duyar gibi oldum. Hemen söylüyorum. Ekim ayı itibariyle Cuma akşamları 21:30’da Mask Nevizade’de, Cumartesi akşamları yine 21:30’da Beşiktaş’ta Kaset Bistro’da kendinden geçecek grup. Dinleyen de geçecek. 

Eğlence ve keyif garantili… Ayrıca olur da yolunuz düşerse 12 Ağustos-21 Ağustos tarihleri arasında Antalya Olympos’ta Eski Yeni sahnesinde çalacak. Zaten Olympos grubun yaz mevsimindeki yuvasıdır.


Ben bu kadar iddialı konuşacak adam değildim. Beni bu hale Serbest Radikaller getirdi. Pek sağ olsunlar…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder