Başlamadan belirtmeliyim. Beni bu
yazıyı yazmaya iten sebep, lösemiyi uzun bir tedavi sonunda yenen kuzenimden
aldığım ilhamdır.
Henüz 21 yaşında kuzenim…
Hastanedeki akranları, ağabeyleri, kardeşleriyle birlikte yaşam mücadelesi verdi.
Tedavisi boyunca 22 arkadaşını mücadelede kaybetti. Tedavi sürecindeki moral
gücünü ciddi olarak sarssa da yine de hayata tutunmaya devam etti kuzenim. Ve
başardı.
Tıpkı diğerleri gibi o da kendine
uygun bir iliğin, ona ulaşmasını bekledi. Yurt dışındaki ilik bankaları araştırıldı.
Uygun olduğu düşünülen iliklerde bile, uyumsuz parametrelere rastlandı. Umutlar
bir dahakine kaldı tabi. Kemoterapi seansları, her seferinde daha sarsıcı hale
gelse de faydasını gördü. İlik nakli gerçekleşmeden sağlığına kavuştu. Ancak
yine de ilik bulunduğu an nakil yapılması hastalığın ileride tekrar nüksetme
ihtimalini düşürüyor.
İşte bu kadar sancılı bir süreç
yaşıyor lösemi hastaları… Lösemi ve diğer kanser türlerini yenip, yeni hayatına
başlayan insanların, yaşama daha bir dört kolla sarılmasını, yaşam sevincini
daha iyi anlamamızı sağlayan bir süreç… Ve bize hayatta olmaktan daha büyük bir
zenginliğin olmadığını da fısıldıyor.
Peki, ya lösemi hastası
insanların etrafındakiler? Aileleri? Dostları? Her güne onu ayakta görmek
ümidiyle uyanmak… Her gün onun gülümseyişine tanık olmak… Bir an önce
hastalıktan kurtulması için dualar etmek, dilekler dilemek… En önemli tedavinin
sevgi olduğunu bilerek, her gün daha fazla sevmek onu…
Biz, sağlıklı insanlar ne
yapabiliriz? Onları sağlığa kavuşturmak için… Bir iliği yurt dışından beklemek
zorundaysalar, bizim yapacağımız çok şey var, demektir. İlik bağışı… Tek başına
zaten çok şeydir. İlik bankalarına bağış yapmanın önemi, ilik uyumluluğu
araştırması yapılması sürecinin uzunluğu nedeniyle de çok önemli… Çünkü
hastanın birinci derece yakınlarından doku alıp inceleme yapmak ve sonuç almak
uzun bir süreç… Ki bu incelemenin doku uyuşmazlığı olarak sonuçlanması ihtimali
de epey yüksek. Siz ilik bağışı yaptığınızda parametreler belirleniyor ve bankada
bekleyen ilikler arasından, hastaya uygun seçim yapılması daha kolay oluyor. Zamanla
yarışılan bir hastalık için bu büyük bir ihtiyaç…
O yüzden sağlığı yerinde herkesin
ilik bankalarına bağışta bulunması hayati bir öneme sahip. Küçücük bir tüpün
içindeki yaşam iksiri, bizim sihrimiz… Yaşamın bu ihtişamlı döngüsünde, lösemi
hastalarının umut kaynağı, bu küçük, mütevazı sıvının içinde gizli… Kuzenimin
“ben lösemiye yakalanmadım, lösemi bana yakalandı. Benden çekeceği var” diyerek
hastalığa meydan okuması, bu umudun yetiştirdiği bir güç işte. Tıpkı diğerleri
gibi…
Bizler, nasılsa ilgilenen
kurumlar var diyerek pek çok konuda sessiz kalabiliyoruz. Siyasette, sosyal
meselelerde, hiçbir konuda katılımcı olamayabiliyoruz. Toplumun farklı
kesimlerinin sorunları onlar gibi olanlarca çözüm arayışına giriyor. Bu
toplumsal duruş biçimimiz… Ancak bir lösemi hastası iliği bizlerden bekliyor.
Ve belki birimizin iliği, bir hayatın yeniden başlaması için içimizde sabırsızca
çırpınıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder