Spor Haberleri

Köşe Yazıları

24 Mayıs 2019 Cuma

Yazmazsa Ölecek Hastalığı

Bir süredir çok yoğunum. Bir yıldan fazladır diyebilirim. Müziğin hayatımdaki yeri azaldıkça yerine geçenlerin sayısı arttı. Biri altyazı işiydi. O hayatımı devam etmemi sağlayan ve diğer planlarımı finanse eden önemli bir yönüm.

Geçtiğimiz bir yıl içinde iki öykü kitabı çıkardım ama pek satmadılar. İnsanı yazmak konusunda motive eden şey yazdıklarını çok kişinin okuması mıdır? Yok. En azından benim için öyle değil. Radikal Blog zamanında blogdaki en çok okunan birkaç yazardan biriydim. Toplam okuyucum 2 milyona dayanmıştı. Blog dışındaki mecralarda hayranlarım kadar, düşmanlarım da boy göstermeye başlamıştı. Ajan olduğumu ima edenler, Radikal'in torpillisi olduğumu iddia edenler, sahte tıklanmalarla okuma sayısını yükselttiğim yalanını yayanlar... Öyle böyle değildi. Basit bir blog yazarı olarak bile bazı kötü niyetli insanlar güruhunun hedefine yerleşebiliyorsunuz. Bir gece ansızın gelip cezamı keseceğini söyleyenler bile vardı. Neyse...

Birden bire başlayıp birden bire popüler olmak... İlginç... Uzun bir süre Radikal'i internette takip edenlerin özellikle tanımak istediği birine dönüşmek... "Siz Doğanın Dengesi misiniz?" "Evet." "Severek takip ediyoruz."

Radikal kapanmadan çok önce blog yazarlığım sinir bozucu bir mahkeme süreci yüzünden bitiverdi. Süreci çok detaylı anlatmayacağım. Yazmaktan soğuduğum ve dahi pek çok şeyden koptuğum bir süreçti.

Blog yazarlığının bitişi, kendi blog sayfamın popülerliğini yitirişi, Avarel Evren adıyla yeniden çıkış yakalamaya çalışmam ama başaramam...

Şimdi ise yeniden var olmaya çalışıyorum. Yazacak çok şey var. Yeni öyküler kafamda şekilleniyor. İkinci üniversite olarak okuduğum Radyo- TV Programcılığı iyi gidiyor. Öğrenmeye, öğrendiğimi hayatımla ilişkilendirmeye sevdalıyım hâlâ. Sonra daha çok okuyorum. Okudukça da yazdıklarımın önemsizliği fikri kaplıyor yüreğimi. Diyorum ki Leguin gibi yaratamayacaksan, Sabahattin Ali gibi sözler edemeyeceksen, Yaşar Kemal gibi, Edgar gibi iz bırakamayacaksan  yazma. Elindeki kalemi yavaşça yere bırak ve ölümü bekle usulca.

Sonra bu umutsuzluğu sert bir şekilde bırakıyorum yere. Başlıyorum yazmaya. Gerçekçi olmak gerekirse ben başarılı bir yazar değilim. Katıldığım irili ufaklı öykü yarışmalarında görünmez oluşum, kitabımın yakın çevremde bile yayılmaması bir başarısızlık. Ama ben başarıya giden yolun olabildiğince çok başarısız olmaktan geçtiğini biliyorum. Hayatımda bugüne kadar yaşadığım mucizevi kırılmaların bu konuda da yaşanacağına inancım tam.

Her şeyden önce "yazmazsa ölecek" hastalığına yakalanmışım. Ölmemek için yazmaya devam.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder