Bazı gerçekleri erken öğrendiğinde örneğin, göbek adının
kimlikte yer almasa da Şaban olduğunu öğrendiğinde eğer çocuksan durumu biraz
zor kabulleniyorsun. Şaban ismi birkaç kuşak için alay konusu bir isimdir
çünkü. Şapşallıkla özdeşleştirilmiştir. Falan…
Bu bir erkek ismi... Ve birçok komedi filminde, sevimli ama
şaşkın bir karakterin ismi olarak kullanılmıştır. İnek Şaban akıllara kazınmış
bir tamlama olmuştur böylelikle. Aşırı muhafazakârlara göre bu Yeşilçam’ın
bilinçli bir İslam düşmanlığıdır. Şaban İslamiyet’e göre kutsal üç aylardan
biri olduğu için, alışkın olduğumuz tuhaf dindar reaksiyonundan nasibini
almıştır Yeşilçam.
Oysa bu isimle ilgili önyargı diğer tarafta yani kendini
daha çağdaş tanımlayan ya da tanımlayabilecek kimselerde de bir şekilde karşılık
bulabiliyor. Şaban kelimesini ‘aptal’ gibi bir sıfat olarak kullanmaya alışkın ciddi
bir kitle var. Bu kitle isminizin “Şaban” olduğunu öğrendiğinde bununla ilgili
kafasında var olan etikete kodlayıveriyor sizi. Örneğin, ufak bir deney yaparak
göbek adımın resmi olmasa da “Şaban” olduğunu söylediğimde pek çok arkadaşımın
kafasında bu etiketin karşılığı olarak alay etme arzusu uyanıveriyor. Durun,
durun yargılamıyorum. Bu gayet normal… Geçmişten bu yana tüm öğrenme sürecini
önyargılar üzerine oturtmuş, Dünya üzerindeki halkları bile önyargılarla
etiketlemiş bir toplumun bir isimle ilgili alaycı tutumu bir şey değil. Kendi yaşadığı ülkenin coğrafi durumuna göre
etiketler oluşturmuş bir toplum için önyargı geliştirmek işten sayılmaz!
Örneğin dağlık bölgede yaşayan insanı ayıyla özdeşleştirip uygarlıktan uzak bir
canlı olarak nitelerler. Bütün kaba insanları “dağdan gelenler” kategorisine
yerleştirirler. Bunu ‘çağdaş’ olanlar yaparlar bir de. Sonra Taksim’e eğlenmeye
giden herkesi ‘ahlaksız’ olarak değerlendirenleri eleştirirler. Farkında
değillerdir ki iki taraf da aynı tür hastalıktan, önyargıdan beslenmektedir.
Örnekler çoğaltılabilir. Politik pek çok çözümleme de bu yolla yapılabilir. Ama
şimdi biraz kendi göbek ismimin “Şaban” olmasından dolayı asla sıkıntı
yaşamadığımı ve kimsenin bundan dolayı sıkılmamasını söylemeye çalışacağım.
Bunu da naçizane sosyo-psikolojik çıkarımlarla yapacağım.
Benim göbek adım Şaban. Kimliğe yazılmamış tabi. Bu benim
seçimim değil…
Dünyaya geldiğinizde seçemediğiniz tek şey de göbek adınız
değil. Daha ona gelene kadar pek çok seçim dışı standartları kabullenmek
zorundasınız. Söylemeliyim ki eğer seçim şansım olsaydı adımı ve soyadımı Frederico
Rodrigues Santos olarak belirlerdim. Göbek adım yine Şaban olabilir. Bak
bakalım… Şaban Frederico Rodrigues Santos… Allah Allah! Hiç şüpheniz olmasın ki
baştaki Şaban ismi asla yukarıdaki alaycı çağrışımlara neden olmayacaktır. Bu
da bizdeki ‘Batılının’ acınası halidir işte. Esnaf lokantasına gidip kıymalı
makarna yemez de pahalı bir restoranda bolonez soslu spagetti yer ya kimisi,
öyle işte…
Tüm mesele etikette yani… Ama farkında olan için her ikisi
de aynıdır sonuçta…
Bana Frederico diye seslendiğinizde etraftaki insanların
beni tanımadan bana hayranlık duyacağını izleyeceksiniz. Şaban diye
seslendiğinizde ise biri su içerken bu şoka yakalanıp suyu püskürterek
gülebilir. Her ikisi de garip bir etiketleme sisteminin beyinsel işleyişi ele
geçirmesi sonucu oluşan hastalıktır. Çünkü o sistem Frederico’yu daha
karizmatik ve kusursuz kategoriye yerleştirir, Şaban’ı ise alt basamakta alay
malzemesi deposuna…
Ya… Göbek adım Şaban. Frederico da olabilirdi. Ama ben böyle
olsaydı bu yazıyı yazamazdım. “Haydi, bitti” demezsem de bitmeyecek bu yazı
ayrıca.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder