Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın oğlu
Muhammet Oktay Bayraktar, Mersiha Halilbegoviç ile evlendi. Haliç Kongre
Merkezi'ndeki düğün törenine, Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan ile eşi Emine
Erdoğan, Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ,
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Gümrük ve Ticaret
Bakanı Hayati Yazıcı, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış,
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldız, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelik'in yanı sıra, çok sayıda milletvekili ve çiftin yakınları
katıldı.
Çiftin nikah şahitliğini ise, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç yaptı.
Protokolün gözde isimlerini bir araya getiren bu düğünde
Başbakan elbette ki yine 3-5 çocuk talebini yeniledi. Cumhurbaşkanı bunun bir
rutin haline geldiğini çok iyi bildiğinden olsa gerek mikrofonu Başbakan’a
verirken “Sayın Tayyip Bey'in tavsiyeleri, söyleyecekleri olacaktır” dedi. Başbakan’ın
konuşması şöyle: “Diyoruz ki; güçlü, genç bir milletiz. Şu anda en büyük
zenginliğimiz bu. Hele hele sizin gibi nitelikli, şuurlu bir ailenin çocukları
var tabii. Tabii maceranız da enteresan. Bu işin bir Bosna Hersek mazisi var.
Gelinin soyadında bir Begoviç var. Aliya İzzetbegoviç'e farklı bir yaklaşımımız
var biliyorsunuz. Diyoruz ki; en az 3 çocuk. Bunlar konuşmuşlar, bu konuda
mutabık kalmışlar. Ankara'da bir amca, Meclis Başkanımız Sayın Çiçek'e demiş
ki; 'Başbakana söyle, herkese söylesin. Bir olur garip olur, iki olur rakip
olur, üç olur denge olur, dört olur bereket olur. Gerisi Allah kerim' demiş.”
Başbakan’ın hiçbir elle tutulur dayanağı olmayan çok çocuk
arzusunu artık çok irdelemeye gerek yok. Geri kalmış toplumların gelişme
politikası olarak gördüğü kontrolsüzce kalabalıklaşma mantığının bir eseri…
Ancak bu düğünle ilgili söylenecek en önemli nokta düğün
pastasının bir gökdeleni andırması… Dehşetengiz bir ego görmüyor muyuz? Ben
açıkçası Başbakan’ın sözlerinde çevresindeki insanları diğerlerinden daha
şuurlu sayan bir algıya da rastladım. Çok da mümkün böylesi bir algıda olması…
Düğün pastasının gökdelene benzemesi de bizim Çevre ve
Şehircilik Bakanı’nın çevre ve şehir anlayışını ele veriyor gibi. Her yere
gökdelen, her yere kocaman binalar… Bunun üzerine kurulu şehircilik
politikalarını öylesine içselleştirmişler ki düğünlerinde bile izlerine
rastlayabiliyorsunuz.
Bir ülkenin çağdaşlaşmasını sadece ambalajla sağlamaya
çalışanların şehirleri baştan aşağıya lüks binalarla donatması kadar normal bir
şey var mı? Düğün pastası da öyle olur işte böyle şehircinin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder