Spor Haberleri

Köşe Yazıları

1 Kasım 2013 Cuma

Peki Türbanlı Milletvekili de Bizi Görecek mi?

İnsanın nasıl yaşayacağıyla ilgili verdiği karar, hangi normlara dayalı olursa olsun kutsaldır. Kadının örtünmeye karar vermesine karşı herhangi bir olumsuz tepki alması kadar saçma bir şey yok. İnsanlar birbirlerinden farklı yaşayabilir, farklı giyinebilir.

Farklılıklar insanların yaptığı işi de etkilemez. Örneğin türbanlı bir milletvekili bal gibi olur. Türbanlı bir kadın her işi yapabilir. Hakkını verdikten sonra ne sakıncası var?

Her ne kadar AKP’li kadın milletvekillerinin TBMM çalışmalarına türbanlı olarak gelmesi siyasi bir dönüşümün hazırlık çalışması olsa da mantık ve vicdan açısından baktığınızda bunu engellemenin gereksiz olduğunu söyleyebiliriz.

Toplumsal her alanda türbanlı kadının daha çok görünmesinin altında da benzer bir politika olabilir. Mesela yarışma programlarındaki kadın yarışmacılar arasında daha çok türbanlı görülmeye başladı. Sanki daha fazla kadın kapanmaya karar veriyormuş gibi, baskı sonucu açık gezmek zorunda kalmışlar gibi bir izlenim yaratılıyor. Oysa bu rakamsal bir artış değil, bilinçli bir politika sonucu tercihte bulunmak… Bu programların yapımcılarına ve yayınlandıkları kanallara baktığınızda bu dönüşümün bir medya yönlendirmesi olduğunu görebilirsiniz.

Mecliste de meselenin resmi ayağı gerçekleşiyor. Şimdi diyeceksiniz ki madem türbanlı milletvekilinde bir sakınca görmüyorsun, niye bunları yazıyorsun?

Elbette ki türbanlı bir milletvekilinden rahatsız değilim. Bebeğimizin kontrollerini yaptırdığımız doktor da türbanlı… Onu hastaneye götürdüğümüzde bizim karşımızda bir doktor var. Cinsiyeti, giyimi ne olursa olsun. Peki, türbanlı bir milletvekili Meclis’te örtünmeyen ve de dekolte giyerek işine giden kadın memurların da hakkını savunacak mı? Onlar için mücadele edecek mi? Türban yasağına karşı türban takıp eylem yapan aslında açık kadınlar gibi, onlar da mini etek giyip eylem yapabilecek mi? Bu biraz ütopik olurdu. En azından kadın memurlar üzerindeki giyim kuşam baskısı devam ederken meseleyi tek önergeyle çözebilecek adımlar atabilecekler mi? Bu sorunun cevabına neden “hayır” diye haykırmak istiyorum?

İktidara geldikleri günden beri çok başarılı bir şekilde yürüttükleri türban siyasetini, hep vicdan hürriyeti üzerinden argüman ürettiklerini biliyoruz. Ancak bu vicdan hep kendi etrafında dolaşıyor.

Vizontele filminde o çok sevilen replik geldi aklıma. Belediye başkanı televizyonu anlatan bir konuşma yaparken Zeki Müren’i dinlerken aynı anda görebilecek olmaktan bahsediyor. Cem Yılmaz’ın canlandırdığı Fikri karakteri “Peki, Zeki Müren de bizi görecek mi?” diye soruyor.

Memleketteki bu ‘demokratik yenilik’ bana bu repliği hatırlatıverdi aniden. Artık orada türbanlı kadın da görebileceğiz. Peki, türbanlı milletvekili de bizi görecek mi? İşte asıl mesele bu.

Sonuçta bu durum giyim kuşam özgürlüğü tesisi falan da değil. Bunlar hep tabana göz kırpmalar…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder