Spor Haberleri

Köşe Yazıları

4 Kasım 2013 Pazartesi

Diyanet'e sormadan tuvalete bile gidemeyeceğiz

Diyanet elini, dilini korkak alıştırmamak için olsa gerek, sosyal hayattan, finans dünyasına, giyim kuşamdan, beslenmeye kadar pek çok alanda fetva yağdırıyor son zamanlarda.

Geçtiğimiz günlerde finans dünyasına ‘şok’ yaşatan bir fetva verdi. Çeki vadesinden önce bozdurmak caiz değilmiş.

Alacakları vadesinden önce tahsil ederek şirketler için nakit akışını sağlayan bir sistem sunan factoring sektörü şu an şoktaymış. Haber sitelerinde ortak olan yorum bu… Neden şokta? Diyanetin fetvasına göre her şeyi düzenleme zorunluluğuna mı hazırlıyorlar bizi?

BDDK verilerine göre 15 bankanın factoring sektöründe faaliyet gösteren iştirakleri bulunuyor. BDDK bir süre sonra Diyanet fetvasına uygun bir düzenlemeye girişir mi, göreceğiz. Bu olursa şaşırtıcı olmaz açıkçası.

Bugün Diyanet’in devlet protokolünde önemli bir yere sahip olması, geçtiğimiz yıllarda atılmış sembolik bir adım gibi görünüyordu. O gün her konuda fetva verip hayata müdahale etmeye kalkacağını söyleseydik, laikçi paranoyak olarak fişlenecektik. Söylemedik de ne oldu? Şimdi fetvalardan fetva seçiyoruz. Ha, şimdi söylesek yine laikçi paranoyak olarak fişleniriz, o da ayrı…

Diyanet’in finans sektörüne yönelik bu fetvasını bir kenara koyalım. Türkiye gibi din konusunda hassas insanların yaşadığı bir ülkede, insanların görüntüleri, giyim tercihleri ile ilgili caiz ya da değil yorumu yapmak sağlıklı mı? İki ayrı sorunun doğumunu hazırlar. Biri insanların vicdan ve kanaatlerinden kaynaklanan özgürlüklerine kısıtlama getirmektir. Diğeri de o insanları hedef göstermektir.

Diyanet, dövme yaptırmanın caiz olmadığını, erkeklerin küpe takmasının ise mekruh olduğunu söyledi. Mekruh, “ne desek bilemedik, yapmasan daha iyi sanki” gibi bir durumu
ifade eder.

Şimdi küpe takan erkekler, dövmeli insanlar sokaklarda ‘dindarların’ göz tacizine uğramaya başlarsa, sonrasında fiziksel bir saldırıya da maruz kalırsa bunun ilk sorumlusu Diyanet’tir. İkinci sorumlusu da dinci ve iktidar yanlısı basının bu haberleri veriş şeklidir. Örneğin Samanyolu Haber’in haberi yansırken kullandığı ifadelerden biri “ekonomiyi etkileyecek” cümlesiydi. Neden etkileyecek? Neden sosyal ve ekonomik hayat dinin emrettiği şekilde düzenlenecek?

Türban konusunda özgürlük çığlıkları atanlara şunu söylemek gerek. Türban özgürlüğünüzün simgesi değil. Dini bir kaynaktan gelen emre itaat etmek için takılan türban özgürlük simgesi olamaz. Ancak yine o kaynağın emrettiği “hayır yapamazsın, giyemezsin, takamazsın” dayatmalarına maruz kalan insanların direnişine biz özgürlük mücadelesi diyoruz.

Diyanet hep fetva veriyordu. Evet… Diyanet gelen sorulara cevaben fetvalarını yayınlar. Ancak şu dönemde artık daha çok önemseniyor. Artık dini yaşam tarzına uygun olarak yasalar bile çıkartılabilir. Diyanet’in hem protokoldeki yeri, hem de söylediklerinin ilgili alanda ‘şok’ etkisi yaratmasıdır düşündürücü olan.

Öte yandan Başbakan da kızlı erkekli üniversite öğrencilerinin aynı evi paylaşmasından rahatsız olup “bu bizim muhafazakar yapımıza ters” demesi ve bun göre adımlar atmak üzere talimat vermesinden de anladığımız gibi Diyanet fetvaları da belirleyici olabilir.

Sabah kalktığında ilk iş meteoroloji raporuna bakmak o gün ne giyeceğimize karar vermemiz için yeterli olmayacak yakında. Nereye gideceğine, ne giyeceğine, ne yeyip ne içeceğine dini kurallara göre karar veren bir Diyanet’imiz var. Artık Diyanet fetvası olmadan tuvalete bile gidemeyeceğiz.



Bumerang Ödülleri Oy Ver!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder