Spor Haberleri

Köşe Yazıları

17 Ekim 2013 Perşembe

Nerede O Eski "Bağzı" Şeyler

Nostaljinin iyi bir tınlaması vardır. Keyif verir. Ancak nostalji bir bakıma eskiye takılı kalmaktır. Geçmişe duyulan bu özlem bir nevi statükoculuktur. “Nerede o eski bayramlar, nerede o eski yılbaşları, nerede o eski insanlar, nerede o eski İstanbul…”

“Buralar eskiden hep dutluktu” diye başlayıp kentleşmeden dert yanmak… “Şimdiki de müzik mi? Müzik eskiden yapılırmış” deyip durmak… “Eskiden bayramlar böyle miydi? Herkes ailecek bir araya gelirdi. Şimdi herkes tatilde…”

Dünya insanın yarattığı bir dinamikle değişiyor. Eğer insanlar bayramı tatil fırsatı olarak kullanma ihtiyacı duyuyorsa bunun sebebi sadece değişen insan ihtiyaçları değil. O ihtiyaçları meydana getiren stresli yaşamın eseri bu…

Bunu da biz yapıyoruz. Çocuğu iyi bir işe girsin, ekmeğini eline alsın diye çırpınan ebeveynlerin bu yaşam kavgası içine soktukları çocukları bu kavgada düşmemek için ara ara kaçmalı. “Ebeveynler de nerede o eski bayramlar, herkes bir tarafta” diye hayıflanmamalı işte o yüzden. Hayıflanmaya hakları olması için çocuklarını kazançlı bir iş yerine, sevdikleri arzuladıkları işe yönlendirmeleri gerekirdi.

Konu diyelim ki müzik… Müzisyen olmak isteyen ve çok yetenekli nice çocuk gözlerimin önünde heba oldu. Yok, benim çocuğum fen lisesi okuyacak, yok subay olacak, yok mühendis olsa iyi olacak… Sonra da yine aynı ana babalar müzikten konu açılınca “nerede o eski müzikler be hey” demekten geri kalmıyorlar. Şikâyet etmek kolay… Belki izin versen o çocuğun müziğin çıtasını yükseltecek işler yapacaktı. Sen de eskiye özlem duyacağına gelecekten umutlu bir insana dönüşecektin. Yok… Aynı tas, aynı hamam…

Bu her şey için böyle… Bir şey kötüye gidiyorsa ki gidiyor, eskiyi özlemekle mesele çözülmez. Geleceği inşa edeceksin. Nerede o eski İstanbul diyeceğine, eskinin güzel hiçbir yanını bırakmayan kent yöneticilerine hesap soracaksın. Evde oturup eski İstanbul fotoğraflarına bakıp “eskiden Beyoğlu’nda herkes fötr şapka giyerdi” diye dertlenmeyeceksin.

Beyoğlu’nun o tarihi pasajları yerine alışveriş merkezlerini tercih etmeyeceksin. Nerede o eski bağzı şeyler diyorsun ya hani, cebinde akıllı telefon da varsa unut gitsin o lafı.

Bunu olumsuz bir eleştiri mahiyetinde söylemedim. Bir yandan da baş döndürücü bir hızla ve şaşırtıcılıkla teknolojik gelişmeler yaşanıyor. Cebinde öyle bir dünya taşıyorsun ki artık kimseye adres sormana gerek yok. Artık yeni bir albüm satın almana gerek yok. Ve hatta kimileri için gazete ve kitap da almana gerek yok. Benim için böyle olmasa bile tablet denen bir cihazın içinde binlerce kitap barındırabiliyorsun. Bu müthiş bir şey… Ve doğal bir gidişat…

Bozulan insan ilişkilerinde teknolojinin payı olduğuna da inanmıyorum. İnsanlar birbirleriyle sohbet etmiyorsa, artık eskisi kadar doğru iletişim kurmuyorsa daha en başta bahsettiğim hayat gailesi bunun baş sorumlusudur. Bunu da teknolojiden bağımsız düşüneceğiz. İnsanlara mutlu olacakları hayatı yaşama şansı vermediğimizde, bunu da daha en başta çocuğumuzu yetiştirirken biz yapıyorsak, eskinin güzelliklerini özlediğimizi söyleyip yeni nesli fırçalamak gibi hakkımız yok.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder