Spor Haberleri

Köşe Yazıları

23 Ekim 2013 Çarşamba

Öldüresiye Sevme Terörü

Her sabah gazeteleri aldığımda seni görüyorum kadın. Üçüncü sayfada adın ve soyadın baş harfleriyle yazılmış halde karşımdasın. Bir zamanlar sevdiğin kişi olan bir erkeğin seni boğazlayarak öldürdüğü yazıyor kimisinde. Bir başka gazetede de tek kurşun, tek celse cezanı kesmiş bir diğer erkek. Ne yaparsan yap! Sevsen de sen suçlusun, sevmesen de.
Ve sen adam. Katil olmak hayat gayen miydi doğduğunda seçtiğin? Âşık olmuştun... Nasıl? Güzel bir duygu muydu? Ama seni, senin onu sevdiğin kadar sevemeyebilirdi kadın. Üstelik yaşı küçüktü onu gördüğünde. Sandın ki, gözünü açıp seni görecekti ve sen olacaktın hep onun hayatında. Onun hayallerini süsleyecektin. Ne yaparsan yap, hep seni sevecekti. Bir işe girip çalışmayacaktı. Etrafında başka erkekler olacağını bilip seni 'üzmek' istemeyecekti. Küçüktü ya seni tanıdığında, aşkın ne olduğunu ona sen öğretecektin.
Onu sevmek çok zordu, değil mi? Seni sevmesini sağlamak da öyle. O yüzden, aşağılık komplekslerinle egolarının savaşında sen kaybettin. Kabalaştın. Erkek gücünü kullandın zaman zaman. Sandın ki yine de yanında olacaktı. Ne de olsa kimse onu senin kadar sevemezdi!
Yanında olmadı. Seni istemedi. Çünkü sevgiyi sen, esir etmek olarak algılardın. Geldiğin yerler sana, 'ya benimsin ya toprağın' demeyi öğretmemiş miydi? Silahın yoktu. Onu kemerinle boğdun. İşte şimdi sen bir katilsin!
Ve yine sen. Onu tanıdığında yağız bir delikanlıydı. Seni koruyup kollardı. Seni filmlerdeki jönler gibi severdi. Senin adını göğsüne bıçakla kazımasından hiç işkillenmedin mi? Oysa sevmenin bu demek olmadığını anladığında çok geç olacaktı. Sevmek denen şey, iki kişinin özgürlüğü birbirinde bulmasıydı aslında.
O seni sarmalayıp kollamaya çalıştığında fark edecektin ki aslında kolladığı kendi erkekliğiydi. Seni de bu erkekliğin bir sembolü olarak gördüğünü geç de olsa anlayacaktın. Nereden bilecektin? Sana aşkı öğreten kimse olmadı yıllar boyu. Erkeğe de öyle.
Kadın ayrılmak istediğini söyledi sana. İçine sindiremedin. Tıpkı bir eşyaya sahip olmak gibi kolaydı onunla olmak, değil mi? Çocukluğundan beri sana öğretilen 'kadının itaat etmesi' gerekliliğiydi çünkü. Sen erkektin! Kadın, sen olmadan var olamazdı! Önce babandan gördüğünü uyguladın belki. Eşya olarak görürdü belki o da kadını, önce bozulan bir eşyayı yumruklayarak tamir etmeye çalışır gibi, ona bir tokat attın. O sırada fark ettin sen de kadının, duyguları olan ve kararlarını hür iradesiyle alabilecek bir birey olduğunu. Ama dönüşü yoktu, değil mi? Çünkü sen onun efendisiydin! İki kurşun vardı silahında. Birini onun kalbine, diğerini kendi başına sıktın.
Şiddeti öğreniyoruz toplumdan. Sevmeyi değil. Çünkü sevmek maazallah 'günaha davet' sayılır. O yüzden daha platonik aşk aşamasında bile, sevdiğimiz kadını kendi malımız sanırız. Onun diğer erkeklerle selamlaşmasını daha bizden haberi bile yokken ihanet sayarız. Öyle büyütürüz içimizde sevgiyi. Şiddetle harmanlarız. Hastalıklı cümleler üretiriz. Bir gün ilan-ı aşk ederken bunları itiraf ederiz üstelik. Çünkü biz ölesiye ve öldüresiye sevmeyi ideal olan biliriz. Sevdiğimiz kadının başını kaldırıp şöyle bir etrafına bakmasından korkarız. Korkarız, çünkü kendimizden emin de değilizdir. Kimimiz de çıkar, ya onu benden daha 'öldüresiye seven' çıkarsa diye düşünür, ilk anlaşmazlığı yaşadığında kadına öyle olmadığını kanıtlar. Kemerle, tabancayla, bıçakla.
Kadınlara. İlişkilerinize başlamadan önce, sevgi kavramını iyi tanımlıyor olmanız şarttır. Çünkü yanlış tercihlerinizi geç fark ettiğinizde, tanıştığınız erkeklerin önceden ruhunuzu okşayan tavırları, sizin için bir işkenceye dönüşebilir. Şiddet eğilimlerini önceden de fark edebilirsiniz. Böylece her şey kötüye gitmeden önce, hayatınıza yön verme şansınız olacaktır. Erkeğin sizi olur olmaz kıskanması ruhunuzu okşayabilir. Yanınızdaki erkek "ne bakıyorsun lan?" diye size bakan adamın üzerine yürüyebilir. Bu da ruhunuzu okşayabilir. Ancak günün birinde bu şiddete eğilimli davranış, ruhunuzu bedeninizden ayıracak kadar ilerleyebilir.
Sevginizi güzel duygularla inşa edin. Güven, anlayış ve aşkla örün ilişkinizi. Sevişerek, gülüşerek, konuşarak. Sevişmeyi yasaklayanlara inat. Şiddeti yok etmek için, inadına sevişin! Ölesiye, öldüresiye değil; yaşatarak sevin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder