İşler Güçler, Leyla ile Mecnun gibi dizilerle
televizyonlarda anti kahraman dediğimiz karakterler türemişti. Anti kahraman
dediğimiz kavram, o alışıldık ‘mükemmel’ başrollerin yerini, hata yapan, komik
duruma düşen karakterlerin almasıydı. Yani alışıldık olanda yakışıklı erkekler
ve güzel kadınlardan seçilen başrol oyuncuların karizması hiç çizilmiyordu.
Anti kahraman dizilerinde ise karizmanın pek bir önemi yoktu.
Bu iki dizi de bitti. Leyla ile Mecnun kadrosu “Ben de
Özledim” ismiyle yeni bir projeye başladı. Leyla ile Mecnun’un fenomen oluşuna
benzer bir durum oluşur mu bilinmez. Ama artık televizyon dünyası genel aile
yapısına uygun karakterleri yeniden hayata geçiriyor. Aile dizileri, genel aşk
öyküleri, zengin-fakir ayrımlı hikâyeler… Sonuç itibariyle genel izleyici
dediğimiz tip izleyici için artık karmaşık kurgular veya dolambaçlı zeki
espriler yerine genel, düz, derinliksiz öyküler ön plana çıkartılıyor.
Bu dönüşümün sebebi ne peki? Bu aslında bir önceki dönüşümün
sonuçlarında gizli… Leyla ile Mecnun ve sonrasında İşler Güçler gibi yapımlarla
ortaya çıkmış yeni televizyon izleyicisi profili, beklentisi yüksek, aklı ön
planda tutan izleyiciydi. Oysaki pek çok yapım, insanların akıl, bilgi, fikir
gibi ‘zararlı’ unsurlardan uzak tutmaktaydı. Bu istenen vatandaş profiliydi.
Ancak tam tersi profil ‘zararlı’ idi.
İşte o yüzden yeniden aile dizileriyle sakinleşmeliydik. İçi
boş aşk öyküleriyle, zengin ve fakir çekişmeleriyle uğraşmalıydık.
Anti kahramanlar televizyondaki ezberi bozunca, bütün
ezberler sorgulanmaya başlamıştı. Ezbere dönmek işte bu yüzden gerekmişti. Ve
anti kahramanlar tarihe karıştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder