Bugün yine sensizlikle uyandım. Üstüme kalın bir sessizlik giydim
dışarı çıkarken. Yollar, kâğıtlar dolusu cümleler
gibi ayaklarımın altından geçti. Geride çamurlu kalıntılardı
kalan. Sanki tüm güzel duygular, kirletilmişti yaşanırken. Giydiğim sessizliğime ise bir
yağmur havası siniyordu. Sessizliğim, hüznü biriktirdikçe içinde, inceliyordu sanki.
Apayrı bir ayrıntıydı bu. Uzaktan anlaşılmaz. Ya da yaşamak gerekli...Zamana bırakmıştım her şeyi. Sonra da zamanı bıraktım. Yaşamak gerekli...
Yürümeye devam ettim. Gün hüzünleri işaret ediyordu her
köşe başında. Kalın çizgilerle, altı çizili çığlıklar gibi
İsyan ediyordu gün. Apayrı bir ayrıntıydı bu. Ben bile görmeyebilirdim belki. Seni sevmeseydim...
Dönüş yolu eskimişti. Gece olmuştu bir çırpıda. Aç köpekler havlıyordu uzaktan adımlarımı hızlandıran.
Sokak aralarında, bitmiş aşkları topluyordum. Hüzünlerini kazıyınca üzerinden
yaşanabilen... Kimse bilmezdi.
Apayrı bir ayrıntıydı çünkü. Geceyi de gündüzmüş gibi yaşayanlar bilirdi ancak. Koyu esmer bir gecenin tüm
soğuğunu sineye çekebilenler bilirdi. Yaşamak gerekli...
Eve gelince, sessizliğimi soyunup sensizliği çekerim üstüme. İnce bir sensizlik... Sessizlik kadar üşüten... Uykusuz rüyaları sabaha taşırken tüm ağır işçiliğiyle hayatın ve
aşkın, gelmeyeceğini bilerek senin, bir hayal kırıklığına engel oluyordum
en azından.
Sen bilmesen de bunu, kimse bilmese de seviyordum seni ve sen gün gibi geçiyordun üzerimden her gecenin sonunda. Apayrı bir ayrıntıydı bu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder