Hava soğumadan tüm şehri zapt etmeye hazırlanan
bir rüzgâr sarmış etrafımı. Yürümek için yanlış bir saat...
Ama uyumama engel bir duygu gürültü yapıyor içimde günlerdir. Bunu ancak, benim gibi üşüyecek bir şehirle
kucaklaşarak giderebilecektim.
Gecenin en başıboş saati... Ve sessizliği yararcasına bir ses
duyuluyor uzaktan.Rüzgârın sesi... Uzaklarda yiten bir aşkın ya da başlayamamış bir aşkın acısı haykırılıyor sanki.
Hava soğuyacak. Üstümde gecenin gözleri... Sanki bulutların ardından yıldızlar, sinsi bir plan kuruyorlar. Ve rüzgâr şehri iyice zapt ediyor. Şehrin sokaklarında soğuk yağmur
suları akıyor oluk oluk.
Gecenin en acımasız saati... Ve nereye gitsem peşimi
bırakmayan, kötü huylu bir poyraz Bedenimi dar bir elbise gibi
sarıyor. Kalınlaştığı an bu yeni elbise, daha da çok üşüyorum.
Ömrümü düşünüyorum. Gönlümü saran, acı yüklü ve umudu derinliğinde kayıp bu
aşkı... Yüzeye... Şehrin tam ortasından yüzeye
fışkıran duygularım, şehrin tüm caddelerini sarıyor. Evlere sızıyor kapı ve pencere aralıklarından...
Şehir yeniliyor soğuğa. Yağmur değil sadece caddelerde
akan. Ve bu saf duygularım, evcilleştiremediğim aşkım şehrin tüm pisliklerini yıkarken
coşkuyla, kayboluyor mazgallardan içeri
akıp.
Ve yine suçsuz yere yargılanan ben oluyorum. gece tüm soğuğunu bana işliyor. Poyraz gerçekleştiriyor infazımı. Baltayı her indirişinde
sessizliğim sancıyor.Her ağlayışımda daha da acıyor bedenim. Yüreğime öykünen...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder