Suriye ile savaşın eşiğine
gelinen noktada, savaşın çığırtkanları görevine iştahla devam ederken Milli
Savunma Bakanlığı 4x4 cipler için seferberlik görev emri çıkardı.
Açıklama sonrasında iki ayrı istatistikî
veriye ulaştık. Cip sahibi ‘ünlülerimiz’ kimlermiş, öğrendik. Bu gereksiz
bilgiyle birlikte de savaş severlikle ülke severliği birbirine karıştıran ünlü
kişileri de tespit edebildik.
“Devletime zeval gelmesin, en
iyisini büyükler bilir” anlayışıyla özetlenebilecek bir sonuç ortaya çıkıyor.
Vatan'da yer alan habere göre
açıklamalar şöyle:
Alişan: İnşallah savaş çıkmaz. Ama çıkarsa malın mülkün hiç önemi yok.
Devletimiz savaşa giriyorsa eğer biz de bayrağımız için savaşırız. Cipimi
vermekle kalmaz, cepheye de giderim.
Davut Güloğlu: Asla savaş yanlısı değilim. İnşallah Suriye’deki olaylar
durulur. İki cipim de devletime feda olsun.
Tuğba Özay: Kan, gözyaşı, zulüm, ölüm… Bu, benim savaşım değil. Hiçbir
şeyimi vermem.
Tan Sağtürk: Halklar savaş istemez. Ben de halktan birisiyim. Şu anda
savaşın olması gerektiğine inanmadığım için böyle bir şeye yanaşmak istemiyorum.
Alişan ve Davut Güloğlu aradan
pek bir şahane sıyrılıyor, değil mi? Bazı amalar vardır ki öncesinde kurduğunuz
cümlelerin hiçbir anlamı yoktur. Örnekse Alişan ve Davut Güloğlu’nun savaş
yanlısı olmadığını ifade eden cümlelerinden sonra söyledikleri savaş karşıtı
oldukları yönünde bir algı oluşturamıyor ne yazık ki. Sorgulamayan, anlamayan, “devlet
neylerse güzel eyler” kafasının bir sonucudur Alişan ve Güloğlu. Kimilerine
göre bu isimlerin bir önemi olmayabilir. Söyledikleri şey kayda değer
bulunmayabilir. Önemli olan bu kişilerin sözleri önemsenecek insanlar olup
olmadığı değil. Önemli olan söylenenlerin toplumsal bir sıkıntı olarak
varlığını muhafaza ediyor olması…
Hiçbir savaşın halkların
çıkarıyla ilgisi olmadığını anlayamayanların coğrafyasındayız. Obama’nın
istediği savaşı, Obama’nın ülkesindeki insanlardan daha çok sahiplenmek gibi
ciddi bir sorunumuz da var. Üstelik yakın geçmişte Amerika’nın başlattığı her
savaş, bir yalanla başlatılmış ve çok geçmeden bu yalanlar da ortaya çıkmıştı.
Geçmişinden ders çıkaramayanların ülkesinde ünlü isimler de bu adamlardan
ibaret olacak elbet. Ne olacaktı ya?
Savaş karşıtı olmanın amaları,
şartları yoktur. Çünkü her savaş birilerinin ceplerine, paranın tanrılarına
hizmet eder. Haklı bir savaş olmadığı gibi, hiçbir savaşın halka yararı
olmayacaktır.
Birilerinin yeniden çizmek
istediği bir harita için bolca kaleme ihtiyaç var. Türkiye ise bu kalemleri bol
bol temin edecekleri ülke maalesef… Rahatlıkla yönetilen bir ülke olan Türkiye,
paranın tanrıları için bulunmaz bir fırsat… Gönüllü köleliği ve sınırsız
itaatkârlığıyla Alişan ve Güloğlu gibi adamlar da mevcut kitlenin yansımasından
ibaret… Böyle olmasaydı Türkiye’yi savaşa sokmaya kimin gücü yeterdi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder