Televizyon reyting ölçüm kuruluşu
olan Nielsen, Twitter ile birlikte ortak bir reyting ölçüm sistemi oluşturmaya
başladı. Daha önceden iki başlı olarak işleyen sistemde, Socialguide kuruluşu
tarafından sosyal TV analizleri yapılıyordu. Bu şekilde de reklam verenler
bilgilenmiş, hedef kitlesini belirlemiş oluyordu.
Yeni sistemde sosyal TV
analizleri tamamen Twitter üzerinde belirlenecek. Böylelikle televizyon
programlarının sosyal medya ayağı da güçlenecek. Yavaş yavaş televizyon
izleyiciliğinden, internet kullanıcılığına kayan potansiyel bu şekilde yeniden
kazanılmış olacak.
“Bu yeni sistem neden bu kadar
önemli?” sorusunun çok basit bir cevabı var. Klasik sistemde belli sayıda
izleyiciden alınan izleyici analizleri, manipülasyona çok açık… Bu yüzden “halk
bunu istiyor” bahanesi yüzünden tatsız, kalitesiz programlar ortaya çıktı.
Ancak günümüzde de görüldüğü gibi izleyici kaliteli bir yapımı, eğer televizyon
kanalı ve programın yapımcıları idealist davranırsa, izleyip beğenebiliyor. İşler
Güçler, Leyla ile Mecnun bu duruma iki iyi örnek olabilir.
Yeni sistem, işte bu eğilimin
anında analiz edilmesini sağlıyor. Twitter’dan alınacak verilerle izleyicinin
gerçekten ne istediğini anlamak daha mümkün olacak.
Türkiye’de de televizyon dizileri
yayına başladığında ekranın altında bir tabelayla Twitter üzerinden izleyicinin
katılımını sağlamaya çalışıyor. Böylelikle dizi yapımcıları kendi ölçümlerini
yapabiliyorlar. Örneğin Leyla İle Mecnun dizisinin “#arabeskyasaklanirsa”
tabelası “trend tweet” olmuştu. Bu dizinin o günkü reytingine de ciddi oranda
yansıdı.
Twitter’da yine çok fazla aktif
olmuş bir televizyon dizisi de “Kuzey Güney” idi. Diziyi izlerken karakterlerin
Twitter’da paylaştığı gönderiler aynı anda gerçekten Twitter’a da düşüyordu. Bu
gerçek zamanda meydana gelince izleyicinin heyecanını da arttırıyordu. Bol bol
retweet de görüyorduk. Bunu en iyi kullanan da “Bir Kadın Bir Erkek” dizisiydi.
Dizinin bu denli sosyal medyanın kurdu olması, Star TV’ye transferinde de büyük
ölçüde etkili olmuş olabilir.
Sistem Türkiye’de de uygulanmaya
başlarsa Türkiye’deki televizyon programı yapımcısı kafasında da ciddi
değişiklikler olacak. En önemli değişiklik, yukarıda bahsettiğim her seferinde
ısıtılıp önümüze konan “halk bunu istiyor” pilavı artık yenmeyecek.
Kontrolü tamamıyla RTÜK’te olan
reyting ölçümleri AGB tarafından yapılıyor. Peki, bu sonuçlara ne kadar
güvenebiliriz? Mesela devlet istemediği bir televizyon programın reytingleriyle
oynayarak yayından kalkmasına neden olabilir mi? Bu komplo teorisi gibi görünse
de gelinen noktada çok da hayal değil.
Bu sistemin Türkiye’de de
uygulanma şansı bulabilmesi, sosyal medyanın gücüne karşı koymakta zorlanan
televizyonun tek kurtuluş yolu… Zaten izleyici izlemek istediğini internette
bulabiliyor. İşte o zengin içeriğin televizyonlar tarafında da kazanılması
önemli.
Ayrıca izleyici kalitesiz,
içeriği sıfır yapımları önüne sunan yapımcılara, bu yolla anında cevap da verecek.
Asıl önemli faydası da bu olsa gerek…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder