Adını korkak bir bağlaç gibi bağladım diğer cümleye. Harflerin
sustu. Ve yok oldun dün geceki son sesin gibi. Ve gecenin elleri, adın yazılı
her kâğıdı, buruşturup atıyordu izinsizce.
Gözlerine baktıkça hayalimde aklımı yitiriyorum. Bakışlarını
yakaladığımda ve tekrar kaybettiğimde… Beni besleyen ne varsa evrende, senden
türemiş gibi…
Duru suları derelerin, gölleri besleyen… Yüzümü yıkadığım,
susuzluğumu giderdiğim, Kan revan içinde kalmış yokluğunun şiddetinden kalbimi
arındırdığım… Aşkımın dağlarından doğmuş derelerin yatağında sana akıyorum. Ve
yitiriyorum bakışını yine, apansız bir ölüme dökülüyor gözlerim.
Ve her şey yeniden başladı. Yeni doğan günün ilk
dakikalarıyla yüzün geldi. Süzülerek pencere aralıklarından… El yordamıyla
bulduğum tenine dokundum. Kaçıncı defa… Ve belki de son defa…
Kısacık bir andı. Sıcaklığını içime dolduracak kısacık bir
an… İflah olmaz aşkların sınırında.
Ve gecenin elleri yüzünün görüldüğü her dakikayı üfleyerek
temizliyordu izinsizce.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder