Kaldırım kenarına uzanmış sarhoş bir adam şimdi sevdam. Ne
kalabalıkların umurunda, Ne de patlamaya hazır yağmur havasının… Ve yol
kenarındaki oluklara süzülmekte, şişedeki son yudum şarap… Sevdam… Yazgısı
geçmişin duvarlarına çizilmiş, Yitiş fermanı çoktan yazılmış; sevdam…
Ve açıldıktan sonra üç günmüş yüreğimin ömrü. Her seferinde
bilindik acı… Tanıdık sözler… İşte, şimdi son demindeyim hayatın. Kaldırım
kenarında sere serpe, son cümlen üzerine örtülü
Sevdam…
Geçmişin dönemecinde bıraktığım umutları topluyor tarihin
gezginleri. Her mevsiminde toprağın… Ben yine yalnızlığı severim. Beni
bıraktığın halimle her gün yeniden, taptaze bir acıyı koklarım. Ben yine
hüzünlerin yolcuğunda, yine her köşe başına umutlarımı bırakırken,
Bıkmaz üşenmez geçmişin gezginleri, üzerlerinden acıları
temizlenince yaşanabilir aşkları toplamaktan. Ama yine de ben, yürümeliyim.
Geleceği doldurmalıyım içime, adımı bile unutmalıyım ki, yeni bir hayatı
beklemeli benliğim. Tüm yitik zamanlarda ve doğanın dengesinde…
Yine de açıldıktan sonra üç gündür yüreğimin ömrü. Benliğim
yeni hayatında da kısacık anları koklayacak diye mi yorulur? Yoksa yine sen
çıkarsın da son cümleni serdiğin sevdamı kurtarır mısın yitmekten?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder