Salih Memecan’ın tartışılan
karikatürünü görünce çoğunuz şaşırmamıştır. Ancak artık böyle güçten yana
duruşlara azıcık şaşırmak istiyorum. Şaşırmadığımız zaman bu orantısız
yandaşlık normalleşecek. Hatta bu karikatürü eleştirse de “ne yapsın adam?
Ekmek parası…” diyen de çıkacaktır ki bu da kabul edilebilir gibi bir şey
değil… Bir cerrahın organ mafyasıyla işbirliği yapması ne kadar etikse, bir
gazetecinin, karikatüristin veya yazarın iktidar yandaşı olması o kadar
etiktir. Dolayısıyla mesleğini etik değerler çerçevesinde icra edeceksin. O
zaman hak edersin kazandığın parayı.
Salih Memecan, eşinin AKP
milletvekilliği ve çalıştığı gazetenin yandaşlıkta sınır tanımayan bir gazete
olması yüzünden kendini iktidara karşı sorumlu hissediyor olmalı.
Karikatür “eylemciler arası iş
bölümü” başlığıyla Sabah Gazetesi’nde yer aldı. Bir adam 4 eylemcinin karşısına
geçmiş direktifler veriyor. Direktifte, “Sen taş atacaksın, sen molotof
kokteyli, sen barikat kuracaksın, sen öleceksin” sözleri dikkat çekiyor.
Hemen hemen tüm medya var gücüyle
eylemleri karalama kampanyasında yer alırken Bizim City nal toplamamalıydı.
Üstelik direnişin en önemli araçlarından olan mizahı kullanmak da şimdileri bir
strateji olarak belirlenmiş olmalı. Ancak iktidar yanlılarının elinde mizah da
çirkinleşiyor haliyle. Ölümle dalga geçen, öldüreni yücelten, aklamaya çalışan
bir noktaya taşınıyor. Geçtiğimiz hafta hakkında yazı yazdığım Cafcaf
Dergisi’nde karikatür de aynı amaca hizmet etmekteydi.
Bir yandan yine medyanın da
desteğiyle ‘izinsiz gösteri’ denen bir uydurma kavramı da akıllara
yerleştirerek, eylemciyi terörist odak haline getirmeyi amaçlayan iktidar,
Salih Memecan gibi tetikçilere de başvurabiliyor. Tetikçi, elinde silah, tüfek
olan adam değildir sadece.
Salih Memecan’ın eylemciyi kötü gösterme
çabası, gerçeğin üzerini örtmeye yetmiyor. Ethem Sarısülük’ü öldüren polisin
‘meşru müdafaa’ yaptığını iddia eden devlet, polisin saldırısı karşısında
kendini korumak isteyen eylemciyi saldırgan olarak lanse etmeye çalışıyor. Oysa
polisin sert müdahalesi karşısında vatandaşların tepkileri meşru müdafaa
kapsamındadır aslında. Üstelik bu evrensel hukukun da söylediği bir şeydir.
Türkiye’nin de imzası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde saldırısız ve
barışçıl gösteri yapma hakkı vardır. Hem de önceden izin alınmaksızın…
Dolayısıyla ‘izinsiz gösteri’ diye bir şey yoktur. Bu konuda ikna edici
olamayan devlet, polisin saldırgan tavrına tepki gösteren eylemciyi saldırgan
olarak göstermek ve eylemi de şiddet eylemi olarak kabul ettirmek derdinde…
Bütün bu çabalar, Bizim City’nin
medya kişilerinin de desteğine ihtiyaç duyuyordu elbette. Salih Memecan durur
mu?
Sözün özü Türkiye hiçbir dönemde
tanık olmadığı kadar iktidar-medya ittifakı yaşamakta… Mizahı da bu yandaşlıkla
kirletmeye kalkanlara ise yine mizah yoluyla cevap verilivermiş. Çok beğendim.
Adı da Direncity… Başlıksa “yandaşlar arası iş bölümü” Direktifler ise şunlar.
“ Sen yalan haber yapacaksın. Sen polis seviciliği yapacaksın. Sen palayla
insan yaralayacaksın. Sen karikatür çizeceksin.” Cuk oturmuş.
Sabah Gazetesi çizeri,
karikatürist Salih Memecan ise Medyatava‘ya şu açıklamayı yaptı: “Bugünkü
karikatürüm ile ilgili olarak gelen tepkilerin farkındayım. Ben sadece genç
birilerinin ölümü üzerinden siyaset ve prim yapmanın aşağılık bir şey olduğunu
dile getirmek istedim. Karikatürde bunu eleştirdim.” Bu konudaki
samimiyetlerini öldürene tepki göstermeyerek, öldürenin yanında yer alarak
çoktan çürüttüler oysaki…
İnsanlar gencecik yaşlarında
öldürülürken sessiz kalmak da dilsiz şeytan olmak değil miydi?
Katledilen insanları anmak ne
zamandan beri prim yapmak? Ne zamandır aşağılık bir şey Salih Memecan?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder