Spor Haberleri

Köşe Yazıları

16 Eylül 2013 Pazartesi

"Ben Onu Çok Sevdim" Analizi

ATV ekranlarında bu sezon başlayan “Ben Onu Çok Sevdim” isimli televizyon dizisi, bir Adnan Menderes güzellemesi… Adnan Menderes’i Mehmet Aslantuğ oynuyor. Dizi yayınlandığı şu dönem itibariyle çok da önemli… Çünkü Gezi Direnişi sırasında iktidarın Adnan Menderes, Turgut Özal ve Recep Tayyip Erdoğan’ın benzerliğine vurgu yaptığını çokça gördük. “Astınız, zehirlediniz, yedirmeyiz” üçlemesini hatırlarsınız…

Elbette ki cunta tarafından idam edilen sivil bir başbakana bu ülkenin manevi borcu büyük… Ama burada yapılan da sadece bu değil… Usta’nın Hikâyesi ile yapılmaya çalışılanın, Adnan Menderes ayağı gibi duruyor.

Dizinin fragmanında Menderes’in vatanperverliğine vurgu yapılırken, siyasi rakibi İsmet İnönü de kötü, asık yüzlü olarak önümüze sürülüyor. Üstelik İsmet İnönü’yü son dönemin kötü üvey baba karakteri üzerine yapışmış Şemsi İnkaya oynuyor. Bunun da siyasi bir amacı var tabii. Elbette İsmet İnönü de eleştirilmeli… Ancak bu Adnan Menderes’i sütten çıkma ak kaşık yapmaz.

Dizi Adnan Menderes döneminin kara lekelerinden olan 5-6 Eylül olaylarına değinmeyecek gibi görünüyor. Ya da değinse de bugünkü anlayışın geçmişteki versiyonu olarak dış güçlerin oyunu, iktidarı yıpratma planı olarak değinilecek. Günümüze çağrışım için bu uygulanacaktır.

Aslında dizi daha çok Adnan Menderes’i bir baba, onurlu bir insan, hatta kahraman olarak gösterecek. Büyük ihtimalle tarihi olaylarla kafayı çok ‘bulandırmayacak.’ Usta’nın Hikâyesi’nde olduğu gibi iktidardaki adamın hatalarını görmezden gelmemizi gizlice talep eden bir dram yaratılacak.

Adnan Menderes için hazırlanan bu güzelleme, tek parti dönemini henüz atlatamadığımızın göstergesi… Tek adam sevgimizin sonu yok. Demokrasi kahramanı ve kurbanı olarak lanse edilen Menderes’le ilgili şöyle objektif bir çalışmaya henüz rastlamadık.

Menderes’in dizginleri Amerika’nın eline vermesi, gelen para yardımlarıyla sözde ekonomik büyüme yaratması, ancak sonra yine paraya ihtiyaç duyması sonrasında Amerika ile ilişkilerin bozulması süreci anlaşılmadığında, 27 Mayıs’ın da aslında bir Amerikan destekli darbe olduğunu anlayamayız. Çünkü Amerika’daki para yetmeyince Sovyetler Birliği’ne yönelen Menderes’in bu yakınlaşması Amerika için iyi bir şey değildi. Olan biten Amerika’nın tipik ‘işten çıkarma’ yöntemiydi. İdamla sonuçlanıp sonuçlanmayacağını hesaplamamış olsa da bunu umursaması da beklenemezdi.

Menderes’in askeri darbe sonucu idam edilmiş olması, onun siyasi iktidarı boyunca yaptıklarını haklı çıkarmaz. Siyasi hatalarının idamı haklı çıkaramayacağı gibi…

Dizinin amacına dönelim. AKP’nin son dönemdeki muhalif hareketleri karalama yöntemi olarak kullanıp, bu ‘karanlık planın’ ne kadar uzun bir geçmişe dayandığını kanıtlama çabasına destek vermeye çalışıyor dizi. Çok geçmeden Recep Tayyip Erdoğan’ın bu diziye atıfta bulunup gözyaşı dökeceği bir televizyon programı hazırlanabilir. Bekleyin.

Sonuç itibariyle bugünkü siyasi iktidarı aklamak için, Başbakan’ın geleneğini sürdürdüğü Menderes dönemini de aklamaya devam etmek gerekiyor.

Cuntanın katlettiği bir başbakan olarak duygusal bir çerçevede yer alması gayet normal Menderes’in. Kendisiyle strateji gereği bir bağ kuran Recep Tayyip Erdoğan’ın kefenini giydiğini söylemesi, “astınız, zehirlediniz, yedirmeyiz” sloganı bu duygusallığı kullanma çabası… Bu dizi de gerekli duygusal ortamı hazırlayacağa benziyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder