İslamcı muhafazakâr kesim,
eskiden günah saydığı her şeyin ‘helal’ modellerini üretmek konusunda üstün bir
performansa sahip… Helal ojeyi biliyorsunuz. Televizyon günahtı bir aralar,
helal olanları çıktı. Makbul olanı sistem taraftarı olmaktı. Ve bildiğiniz gibi
de Cafcaf diye bir mizah dergileri var. Mizah gibi gerçekten beslenmesi gereken
bir şeyin, kimilerinin elinde nasıl mide bulandırıcı hal aldığını görmüş
oluyoruz.
Kimi hem dindar hem entelektüel
olan insanları tenzih ediyorum. Onların da midesini bulandıracağını düşündüğüm
olay Cafcaf’ta Ahmet Atakan’ın ölümünün ardından polis şiddetini aklama çabası
taşıyan karikatürün yayınlanması… Yahya Alakay imzalı karikatürde üzerinde orak
çekiçli tişörtüyle çirkin bir eylemci karikatürü çizilmiş. Ve bu adam Ahmet
Atakan olduğu belli olan birini çatıdan aşağıya atmak üzere… Eylemcileri çirkin
gösteren bu karikatür, ayrıca siyasi görüşlere yönelik bir ötekileştirme
yaratarak, bu görüşteki insanları hedef göstermiş de oluyor. Kaç kişiye ulaşır
bu karikatür? Bunun pek önemi yok. Önemli olan mizah yaptığını iddia eden bu
insanların, mizahın asıl duruşunu zedeleyen, zalimi kollayan, nefret söylemini
besleyen tutumları…
Mizah duygu işi… Duyarlılık işi…
Mizahı kullanarak devletin kötü politikalarını eleştirmek yerine, devletin
şiddetini haklı çıkarmayı seçmek cinayetlere suç ortağı olmaktır. Şiddete maruz
kalan eylemciyi ‘kötü adam’ olarak lanse etmek de direnişçi avına çıkmış
palalıların yaptığından pek farklı değildir.
Bunun ifade özgürlüğü olduğunu
iddia edecek olanlara hatırlatalım. Yalan söylemek ve bir görüşü hedef
göstermek, nefret söylemini beslemek ifade özgürlüğüne girmez.
Kaldı ki bu eylemci karşıtı çaba
da beyhude… Çünkü eylemler artık öyle insanların gözünün uzağında değil… Herkes
polisin tavrını net bir şekilde görüyor. ‘Helal’ televizyon kanalları da bangır
bangır “provokatörler iş başında!” diye haykırsa da insanlar, kardeşinin,
çocuğunun, arkadaşının, akrabasının provokatör olmadığını biliyor. ‘Helal’ TV’lerin
başaramadığı karalamayı ‘helal mizahçı’ Cafcaf’ın nefret yüklü karikatürü de
başaramayacaktır.
Evet… Ama böyle bir algının
varlığı mide bulandırıcı olmaya yetiyor. Hükümete inanmaktan vazgeçemeyen çok
önemli bir kitle var. Önüne gelip bir AKP’li ana avrat sövse, “yok ya yanlış
duymuşumdur” diyecek kadar hem de… Bu insanlar hükümeti öven kanalları izlemeyi
tercih ediyorlar. Orada izledikleri tek kanallı dönemde alınan haberden farklı
değil… Üstelik bu kadar çok kanallı olup tek bir sese sahip olmak da ciddi bir
sorunumuz… İşte bu kanalların hitap ettiği kitle, devlete başkaldırmanın günah
olduğunu savunan bir kitle aynı zamanda… Bu algı da tipik bir 3. Dünya ülkesi
algısı ne yazık ki…
Maalesef kimileri ne olursa olsun
3. Dünya ülkesi insanı olmaktan vazgeçemiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder