Spor Haberleri

Köşe Yazıları

28 Temmuz 2013 Pazar

Berber Koltuğunun Estetik Kaygısızlığı

Sistemin dayattığı güzellik algısı nedeniyle, son yıllarda pek çok kadın, idol kadın modellerine benzemek gayretinde… Hep birine benzeme sevdası, yakında bu estetik cerrahi müdahalelerini görmeye ekonomik gücü yeten kadınların, birbirinden ayırt edilmesine engel olacak. “Senin sevgilin hangisi?” “Şu Angelina Jolie’ye benzeyen…” “Şu mu?” “Hayır, sağdan ikinci…”

Yukarıdaki diyaloglar işin şakası da netice itibariyle kendiyle yetinmek ve güzelliği doğallıkta aramak, git gide ortadan kalkıyor. Erkeklerde de durum pek farklı değil… Bir vücut geliştirme yarışı… Sanırsınız ki kariyerini süper kahraman olarak yapacak. Ya da daha gerçekçi olursak, herkes halter kaldırmaya elverişli hale gelmeye çabalıyor. Neyse…

Estetik kaygısı demişken biraz da kendime bakayım ben.

Benim için en ideal estetik operasyon kansız ve acısız olanı… Berber koltuğu… Gerçi şu sıralar saçımı uzatıyorum, ama yine de bazı düzeltmeler yaptırmak için berbere gitmek icap ediyor.

Son yıllarda berber denmiyor buralara. Erkek kuaförü deniyor. Ve artık sayıları gittikçe artan unisex kuaförler de var. Eskiden “yanlardan al, üstler kalsın” diyebiliyorken şimdi bir katalog tutuşturuluyor elinize. “Brad Pitt modeli vs…” Diyor ki kuaför kişisi “en çok tercih edilen bu. Bunu yapalım.” Ben de diyorum ki “bunu isteyene bir de bir örnek üniforma hediye edin de tüy diksin.” Ha bir de Angelina Jolie lütfen…

Bizim mahalle berberleri öyle mi ya. “Yanlardan al, üstler kalsın” dediğinizde aynen bu isteğiniz yerine getiriliyor. Dahası siyasi sohbetleri dinleme şansınız var. Toplumun nabzını tutuyorsunuz. En güvenilir seçim anketlerine ve en komik “stand-up”lara tanık oluyorsunuz. İki ayrı siyasi parti taraftarının sakin sakin, ama bir futbol taraftarı gibi tartışmasının ardından, futbol konusuna geçişe haliyle pek şaşırmıyorsunuz. “O pozisyon ofsayt değildi ya” diyen berberin bu konu değiştiren çıkışı karşı tarafta hemen karşılık buluyor ki bu geçişlerden nabız tutmayı başarmanız işten bile sayılmıyor çoğu zaman.

Sokakta olmanın en güzel kısmı oluyor berberler. Eskiden berbere gelip “bir telefon açacağım eve” deyip izin isteyen adamların bu zamandaki karşılığı ince uçlu şarj aleti aramak oluveriyor. E o da olsun artık.

Bir mahalle berberine gittiğinizde tepenizde meydana gelen saç seyrelmesine doğal bir formül öğrenirken, unisex kuaförlerde pahalı saç bakım setleri satılmaya çalışılır size. Hayatımın ilk ve son unisex kuaför deneyimi işte o yüzden çok pahalıya patlamıştı. Bu da kapitalist sistemin geldiği son nokta olsa gerek…

Güzellik dayatmasının sonucu, kadınlar da erkekler de zaman zaman oltaya gelebiliyor. Kadınlar bütçelerine uygun değişikliklere yönelerek kendileri de bir estetik operasyon ürünü başka ‘idol’ kadınlara benzemeye çalışırken, erkekler de benzer tuzaklara yakalanabiliyor. Ama olsun.


Lafın kısası ben erkek kuaförüne değil, mahalle berberine gidiyorum. Berber nedir? Saç, sakal kesen, ense alan, senin benim gibi bir insanoğlu…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder