Televizyonlarda çok sayıda
yarışma programı var. Bunların çok büyük kısmı, yeteneğe dayalı… Aslında burada
algılanan yetenek kavramını da kısaca masaya yatırmak gerek… Ticari olarak
bakılan, gösteri dünyasında iyi para getirecek işler, bizdeki yetenek algısının
temelini oluşturuyor. Zekâ denilen kavramda yaptığımız hata ise ukalalıkla
eşdeğer tutulup, ukala ukala konuşan insanları ‘zeki’ olarak adlandırmak...
Dolayısıyla zekâ ve yetenek doğru algılanmadığından, gerçekten zeki ve
yetenekli insanlar da çok şanslı olmadıkları müddetçe ortaya çıkamıyor.
Bilgi yarışmalarının çoğunda ise sistem
tarafından itelenen bir konsept görülüyor. Bencillik, gerekirse ekip üyelerini
satma gibi durumlar söz konusu… Kişisel hırslar ön plana çıkarılıp bu eğilim
normalmiş gibi sunuluyor. Hatta hayatın gerçeği gibi lanse ediliyor.
Yarışmacılar da özellikle ilginç
karakterlerden seçiliyor ya da ajanslardan temin ediliyor. Bir televizyon
programının izlenirliliğini arttırmak için illa ki bu tip küçük oyunlara
ihtiyacı var. Ama bunların hiçbirine ihtiyaç duymadan izlenebilen, hatta
tutkuyla takip edilen programlar da yok değil. İşte geldik yazımın konusuna.
Buyurun aşağıya…
İşte bu program “Kelime Oyunu”
isimli yarışma… Bloomberg TV’de her gün saat 20.00’da yayınlanan program asla
bıktırmıyor kendinden. Kelime bilgisiyle
yarışan yarışmacılar, bir hırs değil, gerçek bir yarışma rekabeti sunuyor.
Çünkü öyle yapay konsept kaygısı yok.
Programın sunucusu İhsan Varol
ise televizyonda görmeyi özlediğimiz bir karaktere sahip… Bir yarışma
programını, istenen ve yüklenen role bürünüp sunan diğer meslektaşlarına
baktığınızda, tamamen kendisi olduğunu anlayabiliyorsunuz İhsan Varol’un. Bir
kafede oturup sohbet eder gibi sunuveriyor programı. Yarışmacıların yüzünde
onunla konuşurken oluşan hayranlığı da sonuna kadar hak ediyor.
Televizyon izlemeyi boşa vakit
geçirmek olarak gören pek çok insan için “Kelime Oyunu” bir tutku haline gelmiş
durumda. Bulmaca çözmeyi seven bir toplumun bu damarını yakalamayı başarmış
olması dışında, bir bilgi yarışmasının tam da yapması gerekeni yapıp
bilgilendirmek, öğretmek amacının dışına asla çıkmadan izleyiciyi
eğlendirebiliyor.
Dediğim gibi sunucunun payı
büyük… Sanki yarışma bitiminde birlikte çorba içmeye gideceklermiş gibi
görünüyorlar hatta. Bu samimiyeti bize işte böyle geçiriyor bu program. Bu
takdir edilmesi gereken en önemli başarılarından biri…
TDK tarafından ödüller almış
program, bizler için de büyük bir ödül… Yıllarca televizyonda tamamen reyting
kaygılı programlar izlemek zorunda kalmış bir neslin üyesi olarak, böyle bir
programı sığınacak bir liman olarak görüyorum kendi adıma. “Halk bunu istiyor”
dayatmasına da çok iyi bir cevap veriyor. Halkın ne istediğini değil, neyle
oyalanması isteniyorsa onu sunan sisteme inat, “Kelime Oyunu” sessiz bir
televizyon fenomeni işte o yüzden.
Naif ve zarif olmayı şiar edinmiş
program Kelime Oyunu, televizyon dünyasında bir şeylerin değişmesini zorlayacak,
gerçek bir yarışma programı nasıl olur gösterecek gibi görünüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder