Biz erkekler kadına bazı roller
biçmişiz. Kadın çocuğa bakar, evi temizler, yemek yapar, bize bakar, ne
istersen onu yapar, ne istersen onun hakkında konuşur vs… Biz de insani bazı
duygularımızı örseleyip; ağlayan, duygusal davranan tüm hemcinslerimizi kadına
benzeterek, kendimizce hakaret tümceleri uydurmuşuz. Duygusal arkadaşımızla
dalga geçip onu ‘kadın cephesine’ sürmüşüz. Eşini seven ve bunu belli eden
erkek de ‘kılıbık’ oluvermiş.
Yeteri kadar ayrışmadık mı? İşte
bu yüzden yazımda, biz erkeklerin birbirine yönelttiği alay ifadelerindeki
kadına gönderme niteliğinde cümleyi irdelemek istiyorum. Herkesin affına
sığınarak başlığımı tekrarlıyorum.“Karı gibi adamsın!”
Ne kadar kaba bir cümle… Aslında
sadece kaba olarak kalsa, yine iyi... Kadınları aşağılayıcı, küçük düşürücü bir
söz… Ve bir erkek olarak itiraf etmeliyim ki, hayatımın bir döneminde ben de
kullanmıştım. Ama zaman geçtikçe, hayatımda tanıdığım kadınların sayısı
arttıkça, bu sözün doğruluğunu ve yerinde olup olmadığını sorgulamaya başladım.
Hayat görüşü, politik duruş gibi etkenler de var tabii. Annem de, eşim de bir
kadın, sevdiğim birçok arkadaşım da… Her şeyden önce, kadınlar bu dünyanın
vazgeçilmez parçası değil mi zaten?
Biraz dikkat ettim de, aslında
kadınların üstüne yapıştırılmış, ama kadınlardan daha çok biz erkeklerin
yaptığı şeyler var hayatın içinde. İlk aklıma gelen dedikodu… Ne kadar çok
dedikodu yaptığımızı fark etmeye başladım zamanla. Kadınlar kadar sıkça bir
araya gelsek, zıvanadan çıkacak kadar kötü bir durumdayız.
Bazen öyle durumlara şahit oldum
ki; bir kadınla, erkek arkadaşımızın arkasından konuşabilecek kadar dedikoduyu
sevdiğimizi gördüm. Çok samimi iki erkek arkadaşın, yanında çalışan iki
çalışanından bahsederken yaptığı ayrıma bile tanık oldum. Eşinden şikâyetçi erkekler
bir araya geldiğinde, biri eşinin sevmediği bir huyunu anlattığında, diğeri; o
da bir şey mi, benim hatun şöyle şöyle yaptı, diye anlatmaktan bile çekinmez.
Tabii, bu durumun şikâyet dışında bir amaçla gerçekleştiğini de gördüm. “Benim
hanım her sabah kahvaltımı hazırlar” der biri; diğeri de, “benim ki isterse
hazırlamasın” der. Ben bu ikinci tip arkadaşları genelde her sabah işe
giderken, ellerinde poğaça ile görürdüm ofis insanı olduğum günlerde…
İş yerlerinde dedikodu doruğa
ulaşır. Zaten erkek egemen çalışma hayatında, kariyer odaklı kıskançlık erkek
çalışanlarca yürütülür. Gerekçesi bilinçaltında yatan yetersizliktir.
“Çekememezlik genelde kadınlar arasındadır” tezi her gün daha da şiddetli
çürütülür. Ancak pek tabii, iş yerinde kıskançlığını açığa çıkaran erkeğe diğer
hemcinsinin ''karı gibi adamsın'' demesi de kaçınılmaz olacaktır. Tabii ki
kadınlar da dedikodu yapıyor. Bu işin kadını, erkeği, eşcinseli yok ki…
İnsanın olduğu yerde rekabet
olacak, rekabet de geri beyinlerce kıskançlığa dönüşecektir. Ancak erkek yine
de tüm kötü özellikleri üzerinden atmak için kadına yapıştırdığı “dedikoducu”
etiketiyle, kendi dedikoduculuğunu hasıraltı etme ‘meziyetini’ korumaya devam
ediyor.
Aslında bazen keşke bu sözdeki
gibi olsaydık… Merhametli olurduk biraz. Gerçekten bu kadar çok savaş
yaşanmazdı belki de.
Biz erkekler, ancak kadınları suçlayarak
devam edebiliyoruz hayata. Kadın dırdırı, kadın aklı, trafik sorunu da kadın
sürücüler yüzünden… Suçlamak için kadın en kolay yerde duruyor. Yoksa
kendimizle yüzleşmek zorunda kalırız ki; bu durum bizi hiç mi hiç, mutlu etmez.
Bizler kabalığı erkeksi bir meziyet gördüğümüz müddetçe, yarattığımız egemenlik
devam ettiği müddetçe mi mutlu olacağız? Yoksa fiziksel ve doğal farklılıklara
rağmen, kadının en az bizim kadar birey olduğunu anlamamız mümkün değil mi?
Eşit olmak için sadece insan olmanın yeterli olduğunu anladığımızda dünyanın
nasıl da güzelleştiğine tanık olacağımızı bilmeliyiz. Bütün formül bu…
Bugüne kadar, bu sözü ne kadar
çok kullandıysam, tanıdığım ve tanımadığım tüm kadınlardan af dileyerek
erkekler adına bir adım atmayı kendime bir görev atfediyor tüm kadınlardan özür
diliyorum.
🙏
YanıtlaSil