Spor Haberleri

Köşe Yazıları

26 Temmuz 2013 Cuma

Dindarlar, Kindarlar ve Vicdan

Din, değiştirilemeyen kurallar bütünüdür. Bu tanım ne kadar yüzeysel gelse de yapacağınız tüm derin tanımların ana fikri bu kapıya çıkacaktır neticede. İşte bu değiştirilemeyen kurallara bağlı yaşayan insanlara dindar denir. Bu da yüzeysel bir tanımdır, ama bunun için yapacağınız derin tanımlar buraya çıkar.

Dindar insanlar kendi aralarında çağa uygun düşünenlerle tabu ve geleneklerden kopamayanlar olarak ikiye ayrılır. Sonuç olarak hepsi dindardır. Biri diğerini bağnazlıkla öteki de berikini münafıklıkla suçlar.

İşin aslı da şudur. Günümüzde önemli olan bireyin özgürlüğüdür. Birey istediği inancın gerekliliğini yerine getirmeye, bu gerekliliği yerine getirirken bile seçim yapma özgürlüğüne sahiptir.

Konumuz din değil… Dindarlık da değil… Günümüz dindarlarının herkesi kendine uydurma çabası, baskısı ve zulmüdür asıl konumuz. Asıl konumuz dine dayalı yaşam biçimlerini dayatan yönetimlerdir. Asıl konumuz bütün bunlar olurken sessiz kalan, ama zamanında bireysel özgürlüğü için türban kavgası vermiş insanlardır. Asıl konumuz vicdandır yani.

Dinin vicdansızların elinde silaha dönüşebileceğini daha önce de belirtmiştim. Bunu söylediğinizde dindarlığa ve dine saldırmakla suçlanmanız, işte bu vicdan sorununun ciddi bir parçasıdır. Bu ülkede insanlar bu anlayışla hedef gösterilir. Geçmişte pek çok aydının katledilmesinin sebebi işte bu çarpık anlayış biçimi ve kabul edilmez nefret söylemidir. Bir doğu toplumu sorunudur da aynı zamanda. Aynı inançtan insanlar bile sırf uygulama farkları nedeniyle birbirini yemiyor mu? Bırakın bu farklılığı, inanmıyor olmanızla ilgili tek kelime edemezsiniz. Maazallah, çoluk çocuk duyar da zehirlenir, diye. Katliniz vacip olur.

Birileri de çıkar şeriat gelecek, diye endişelenenlerle dalga geçer. Şeriat tehdidi söyleminden elbette ki nemalanan bir kesim var. Bu da bir gerçek… Ancak şu da bir gerçek ki bu ülkede hızla yayılan bir muhafazakârlık hâkimiyeti var. Bugün Anadolu’da bir şehirde parkta el ele dolaşan çiftlerin korkusunu biliyor musunuz? Ramazanda alkol aldığı için eve gelirken “aman birisi bana bir şey yapmasın” diye endişe için içinde yolda yürüyenleri hiç gördünüz mü? Bırakın içkiyi, oruç tutmayıp bir şeyler yiyen insanların dövüldüğü, bıçaklandığı haberlerini hiç görmediniz mi? Bir kafeteryada oturmuş çayını yudumlayan birine dışarıdan geçen oruçlu birinin ters ters baktığına şahitlik etmediniz mi? Diyelim ki bu bir şeriat devleti ya da toplumu tehdidi değil… Peki, öyleyse ne tehdidi bu? Bana bir onu deyiverin.

Yazımın buraya kadarki kısmında herhangi bir din eleştirisi gördüyseniz, çok ‘başarılı’ bir okuyucusunuz demektir. Dindarlıkla ilgili bir eleştiri de yok. Ha evet, şu anda bu konuda yazdıklarıma eleştiriler getirecek yorumculara erken bir cevap bu, haklısınız. Ayrıca temcit pilavı gibi tekrarlanan eleştirilere de bir cevap olarak şunu söyleyeyim. Ne din hakkında bir şeyler yazacak haddim var, ne de dini eleştirmeye yetecek bilgim… Şu ana kadar yazdığım tüm yazılarda olduğu gibi sadece bir durum değerlendirmesi yapıyorum.

“Peki, derdin ne senin?” dediğinizi duyar gibiyim. Derdim şudur. Dini bir yaşam biçimi olarak kabul etmiş çokça insan içinden sivrilen vicdandan yoksun kişiler, diğer insanları kendi yaşam biçimlerine uydurmaya çalışır. Bunun için zaman zaman şiddete dönüşecek baskılar uygular. İşte derdim/derdimiz budur.

Bu ülkede yıllarca türban taktığı için Kemalist baskılarla üniversitelere giremeyen kız arkadaşlarımızın özgürlüğünü savunduk. Onların yanında yer aldık. Ancak bugün, dinle ilgisi olmayan yaşam tarzlarına baskılar uygulanırken, dinsiz olduğu için ya da başka bir dine inandığı için tehdit edilen insanlar varken o kız arkadaşlarımız neredeler? İşte bu da bir vicdan sorunu değil midir?

Bireysel özgürlükten anladıklarınız sadece dinin gerektiği gibi giyinme serbestliği miydi? Parasız eğitim istediği için hapse giren arkadaşlarınız oldu. Farkında mısınız?

Bu ülkede bir şeriat devleti tehdidi olmasa bile bir vicdan sorunu olduğu açık değil midir?

Çoğunluğu dindar olan ülkemin vicdansız kesimine son sözüm şudur. Bu ülkedeki samimi dindarlar, size rağmen inanıyorlar. Ama gelecek nesil sizin yüzünüzden inançsız olabilir. O yüzden bir çekidüzen verin kendinize, bırakın insanlar özgürce inansınlar ya da inanmasınlar. Böylesi özgür bir ortamda, bilinçli bir toplumda bir dine inanmak isteyenler, doğru olanı bulacaktır. Hiç şüpheniz olmasın. İnsanların gözüne gözüne sokmanıza gerek yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder