Ülke olarak çok şanslıyız(!) Şöyle bir başbakan düşünün. Hem
sanat eleştirmeni, hem diyetisyen, hem kadın doğum uzmanı, hem bevliyeci, hem
savcı, hem hakim, hem eski bir futbolcu…
Sanat eleştirmenliğini ‘ucube’ heykeller sayesinde kazanmış,
her olay bir iş kolu daha açmış hayatında. Kadının ne şekilde ve kaç tane
doğuracağına karar verirken yakalamış kendini. Önünü alamıyoruz artık. “Beyaz
ekmeği sofralarınızdan kaldırın” diye tüm halka talimat veren başbakan
sayesinde obezitenin de farkına vardık, hamdolsun! Şimdi el altından,
apartmanların bodrum katında, gece on ikiden sonra dağıtılıyor ekmek. Nasıl
aksiyonlu, nasıl heyecanlı… O arada
adrenalin salgılayıp kilo da veriyor insan.
Şimdi sıkı durun. Başbakanımızın bir yönünü daha öğrenmek
üzeresiniz. Bu sayede “üç çocuk” isteğinin çıkış noktasını da öğreneceksiniz.
Başbakan eski bir müzisyen… Gitarist… “Üçbeş” isminde bir
müzik grubunun kurucusu… Ve çok acayip müzikal tavsiyeleri vakti zamanında
müzik piyasasında çokça konuşulmuş gıyabında. Üstat, “en az üç akor basın”
diyerek müzik çıtasını yükseltmeyi hedeflemiş. Bir müzik dergisine verdiği
röportajda ise bunu bir adım öteye götürmüş ve “bize üç akor yetmez, dört-beş
lazım” diyerek ileriye dönük müzikal hedeflerini anlatma fırsatı bulmuş.
Üstat dördüncü akorla ilgili çalışmalar sırasında grup
üyeleriyle kavga edince, müzik piyasasından çekilmiş. Futbolda da 3 golü ardı
ardına kaydedip dördüncüyü bulamayınca siyasete atılmaya karar vermiş.
İşte sevgili okuyucu… Bizim başbakanımız işte böyle bir
geçmişe sahip. Müzikte ve futbolda öğrendiği her şeyi siyasete adapte etmeye
çalışması işte bu yarım kalmışlıktan. Biz ona “üç çocuk değil, beş çocuk olsun”
dediği için kızarken bu geçmişi göz ardı etmeyelim. Ve biraz anlamaya
çalışalım.
Ve halimize şükredelim. Ya daha çok akor bilseydi? On iki
çocuk, diye tuttursaydı bugün? Her şeyde bir hayır vardır.
Gördüğünüz gibi her konuda bir fikri olan bir adam başbakan.
E konuşacak tabii. Var mı öyle devlet adamı? Her şeye muktedir olmayan iktidar
olabilir mi? Olamaz.
Başbakan bu arada bir psikolojik sıkıntı içine girdiyse
bunun sebebi müzikten ayrı kalmasıdır. Eski ekibi bir toplasa, sahneye çıksa
rahatlayacak. “Engelli vatandaşlarımız toplu taşımaya ücretsiz binecek” diye
konuşmayacak böylece. Neden diyor öyle? Çünkü kendini dernek başkanı sanıyor
zaman zaman. Başbakan olduğunu düşünse, zaten bir devletin sosyal devlet olma
ilkeleri gereği bunu yapmaya mecbur olduğunu, bunun için ekstradan takdir
beklemenin yanlış olduğunu bilirdi. Yani şimdi bir berber dese ki “benim diğer
berberlerden bir farkım var, saç kesiyorum” bizle dalga geçtiğini düşünürüz.
Ama dese ki “kelliği yok ediyorum” o zaman alkış…
Ama dediğim gibi, müzikten ayrı kaldı ya, ondan… Ver eline gitarı,
üç akorla harikalar yaratsın, öyle de bir müzisyendir. Kısmet işte… (Tamam,
doktorcuğum, toparlıyorum.)
Ben, sayın başbakanımızın müzik hayatına geri dönmesini
istiyorum. Şu işleri bir toparlasın, müziğimizi kalkındırsın. Üç, eh… Bize en
az beş akor lazım…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder