![]() |
Çizim: Doğan Özcan Renklendirme: Paint sağ olsun |
Sahi; nedir?
Toplumumuzun kentleşme ve kalkınma anlayışının gökdelenlerle
ve alışveriş merkezleriyle sınırlı olmasının sonucunda, kendini müteahhit sanan
iktidar kişileri devlet yönetimine geçiyor.
Bu hedeflere betonlaşmayla, binalar dikmekle, yol yapmakla
ulaşacağını sananların bu düşünceleri yanılgı mı yoksa bilinçli bir göz boyama
taktiği mi?
Yeşil bir alanı yok edip yerine bir bina yapan herhangi bir
müteahhidin en çok başvuracağı yeşil alan katliamı savunması şudur. “Buralar
it-kopuk yuvasıydı. Vatandaş rahatsız…” İşte bu bilinçli bir yönlendirme… Ve
hatta bu sektörde rant peşinde koşan tüm diğer beton kişilerin de benzer
savunmaları vardır.
Kentleşme, kenti var eden kültürel değerlerin ön plana
çıkarılmasıyla kentin simgesi meydanların meydan olarak kalmasıyla, parkların
park olarak kalmasıyla mümkün… Kentleri zenginliğin simgeleriyle, yapay yaşam
merkezleriyle doldurmanın tek kazancı o binayı yapan ve buna izin verenin
cepleri arasında paylaştırılacaktır.
Kentin insanı ne olacak peki? Önemli bir kısmı
bu kentleşme olgusuna ikna olacak. Bir zamanlar sanatın yuvası olmuş binaların
yerindeki yapay kent merkezleri içinde içi boş hayatları satın alacak. Yani bir
nevi köleliğini kabullenecek.
Kentleşmeyi böyle gören bir toplumu da haliyle ülke
yönetmeyi emlak simsarlığı gibi gören iktidar kişileri varlığını korumaya devam
eder elbette. Ne olacaktı?
Lüks hastane binaları yaptıklarında ise halk hizmet
geldiğini sanacak. Hiç içeriğine bakmayacak tabii. Çünkü o baktığında muhteşem
bir hastane binası görecek. Ta ki acil servise girmesi gerektiğinde acil servis
personelinin, ekipmanının yetersiz olduğunu görünce isyan edecek belki. Anadolu’da
pek çok şehirde buna benzer örnekler görebilirsiniz.
Yani asli hizmetlerini yerine getirirken ambalajı özenle
düzenliyorlar. Kalkınma hedefinin de aslında bir “kalkındırma” hedefi olduğunu
anlamamızla kamuya ait hiçbir yaşam alanı kalmamasının aynı zamana denk
gelmemesi gerekiyor.
Çünkü kentleşme ve kalkınma adı altında bir doğa ve yaşam
alanı katliamı yapan bu üst düzey müteahhitlere karşı duracak bir gençlik ayağa
kalktı. Özgürlüğünü yeşilin birleştirici tonunda birleşerek talep edebiliyor
artık.
Hem yaşadığı yerin hem de yaşamının müteahhitliğine
soyunanlara diyecek sözü var artık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder