Spor Haberleri

Köşe Yazıları

31 Temmuz 2013 Çarşamba

Betonlaşmayı Kalkınma Sanmak da Nedir?

Çizim: Doğan Özcan
Renklendirme: Paint sağ olsun
Sahi; nedir?

Toplumumuzun kentleşme ve kalkınma anlayışının gökdelenlerle ve alışveriş merkezleriyle sınırlı olmasının sonucunda, kendini müteahhit sanan iktidar kişileri devlet yönetimine geçiyor.

Bu hedeflere betonlaşmayla, binalar dikmekle, yol yapmakla ulaşacağını sananların bu düşünceleri yanılgı mı yoksa bilinçli bir göz boyama taktiği mi?

Yeşil bir alanı yok edip yerine bir bina yapan herhangi bir müteahhidin en çok başvuracağı yeşil alan katliamı savunması şudur. “Buralar it-kopuk yuvasıydı. Vatandaş rahatsız…” İşte bu bilinçli bir yönlendirme… Ve hatta bu sektörde rant peşinde koşan tüm diğer beton kişilerin de benzer savunmaları vardır.

Kentleşme, kenti var eden kültürel değerlerin ön plana çıkarılmasıyla kentin simgesi meydanların meydan olarak kalmasıyla, parkların park olarak kalmasıyla mümkün… Kentleri zenginliğin simgeleriyle, yapay yaşam merkezleriyle doldurmanın tek kazancı o binayı yapan ve buna izin verenin cepleri arasında paylaştırılacaktır. 

Kentin insanı ne olacak peki? Önemli bir kısmı bu kentleşme olgusuna ikna olacak. Bir zamanlar sanatın yuvası olmuş binaların yerindeki yapay kent merkezleri içinde içi boş hayatları satın alacak. Yani bir nevi köleliğini kabullenecek.

Kentleşmeyi böyle gören bir toplumu da haliyle ülke yönetmeyi emlak simsarlığı gibi gören iktidar kişileri varlığını korumaya devam eder elbette. Ne olacaktı?

Lüks hastane binaları yaptıklarında ise halk hizmet geldiğini sanacak. Hiç içeriğine bakmayacak tabii. Çünkü o baktığında muhteşem bir hastane binası görecek. Ta ki acil servise girmesi gerektiğinde acil servis personelinin, ekipmanının yetersiz olduğunu görünce isyan edecek belki. Anadolu’da pek çok şehirde buna benzer örnekler görebilirsiniz.

Yani asli hizmetlerini yerine getirirken ambalajı özenle düzenliyorlar. Kalkınma hedefinin de aslında bir “kalkındırma” hedefi olduğunu anlamamızla kamuya ait hiçbir yaşam alanı kalmamasının aynı zamana denk gelmemesi gerekiyor.

Çünkü kentleşme ve kalkınma adı altında bir doğa ve yaşam alanı katliamı yapan bu üst düzey müteahhitlere karşı duracak bir gençlik ayağa kalktı. Özgürlüğünü yeşilin birleştirici tonunda birleşerek talep edebiliyor artık.

Hem yaşadığı yerin hem de yaşamının müteahhitliğine soyunanlara diyecek sözü var artık.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder