Melih Gökçek’in Ramazan
başlamadan önce attığı şu tweet, bu konuda yazı yazma gerekliliği doğuruyor.
Yine Caps Lock tuşu açık… “Bunlar
kesin olay çıkartıp Ramazan’ı Müslümanlara zehir edecekler. Lütfen oyuna
gelmeyelim. Çevremizi bilgilendirelim.” dedikten sonra yerinde Caps Lock
kullanımıyla şöyle devam ediyor. “Lütfen ısrarla RT yapınız.”
Bu yazıda şunu söyleyecektim.
İktidarın her Ramazan ayında, bu ayın kutsallığını kullanma çabaları, içinde
bulunduğumuz politik şartlara göre daha da sertleşecekti. Camiye ayakkabıyla
girildiği, içki içildiği gibi söylentilerle miting yapanların kutsal ayı bu
şekilde kullanmaya devam etmesi kaçınılmazdı. Bunun ilk sinyali, hiç şaşırtıcı
olmayacak biçimde Melih Gökçek tarafından geldi tabii.
Melih Gökçek, inananların ve Ramazan’da
oruç tutacak olan vatandaşların bunun için heyecanla hazırlık yaptığı bu
dönemde başka bir hazırlığın mı peşinde? Gün aşırı din üzerinden oyunlar
çevirenlerin, Ramazan’ı seçim çalışması dönemi gibi kullananların oyundan
bahsetmesi ne komik! Gökçek’in bu ifadeleri son derece hassas dengelere yönelik
bir bozma girişimi… İnsanların değer verdiği bir ayda, “bunlar” diye bahsettiği
ve ötekileştirilen muhalif kesimleri, İslam düşmanı ilan etme çabası…
Bütün bu açıklamaları evlerinde
tutulan %50’ye yönelik elbette… İşte o evlerinde zor tutulan %50’yi temsilen
Tophane’ye bir uzanalım. Geçtiğimiz yıllarda Tophane’de bir sanat galerisine
düzenlenen saldırıyla gözleri üzerine çeken Tophane, AKP’ye verdiği destekle
tanınan bir muhit… T 24’ten Volkan Koç semtin önde gelen “abi”leriyle bir
röportaj yapmış. Allah’a inandıkları ve O’ndan korktukları kadar, AKP’ye ve
Başbakan’a da inanıp biat ettiklerini söyleyen bu insanlar, Başbakan’dan
talimat beklediklerini açıkça ifade etmekteydiler. O isterse Taksim’i
dağıtırlarmış. Durum böyle olunca, Melih Gökçek’in de bu ve benzeri kişilere
Ramazan konusunda ‘uyarıda’ bulunması, hiç de iyi sonuçlar doğurmaz.
Böylesi bir hassasiyet, oruç
tutmayan, yaşam tarzını Ramazan’a göre belirlemeyen her insanı hedefe
yerleştirecektir.
Bu biat kültürünün dindarlıkla da
birleşmesiyle ortaya çıkan karışım, bütün kaygıların da temelini oluşturuyor.
Bugün çok sayıda insanın dillendirdiği “Ramazan geldi, bir şey olmasa bari”
türünden kaygı ifadeleri, maalesef bizzat bu ‘dindar’ yönetimlerin eseri… Dine
en büyük zararı veren işte bu kutsal değer simsarlığıdır.
Melih Gökçek böylesi bir tahmini
“kesin böyle olacak” diye vererek neye hizmet ettiğinin farkında mı?
Düzenleyecekleri Ramazan etkinliklerinde herhangi bir gerginlik çıkması için
dua mı edecekler? AKP’linin yukarıda bahsettiğim gibi bir biat kültürü varken,
herhangi bir iktidar partisi mensubunun bu tip bir açıklama yapması ne kadar
mantıklıdır?
Hoş… Biz iktidarın davranış ve
sözlerinde mantık aramayı bırakalı çok zaman oldu. Yine de en azından Ramazan
ayının kutsallığına inanıyorlar madem, bunun gibi bir çaba içine girip, inanana
da inanmayana da şu süreci zehir etmesinler. Daha ne isteyebiliriz ki?
Maalesef ki oruç tutan çoğu
dindar insanın, etrafındaki Ramazan’a uygun yaşamayı tercih etmeyen insanları
dine saygısızlıkla suçladığı bir ülkede yaşıyoruz. Dini vecibelerini yerine
getiren çoğu insan, bunu tercih etmeyen insanları sapkınlıkla suçluyor. İktidar
da ‘dindar’ olunca baskı uygulamayı hak görüyor kendine bazıları. Üzerine Melih
Gökçek muhalifler hakkında “Ramazan’da olay çıkaracaklar” iddiasını ortaya
atınca işin rengi bu Ramazan da kendini gösteriyor ne yazık ki…
Herkes saf duygularla
birbirlerinin Ramazan’ını tebrik ederken böyle girilir mi kutsal dediğin
kapıdan?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder