Spor Haberleri

Köşe Yazıları

23 Temmuz 2013 Salı

Koş vatandaş! Çapulcuya sütyen!

Direniş, günler ilerledikçe kendi içinde bambaşka bir kültür oluşturmaya başlamıştı. Duvar yazıları, sloganları ve eylem şekliyle kendine has bir özelliği vardı. Taksim’e gittiğinizde günlük ihtiyaç olarak kabul edilmiş gaz maskesi, deniz gözlüğü, sprey boya gibi ürünlerin tezgâhlarını görebilirdiniz. Öyle ki evden çıkıp Taksim’e giderken “gaz maskeni unutma canım” diyebilirdi eşiniz ya da anneniz.

Gezi Parkı Direnişi aynı zamanda direniş kavramını içselleştirdi. Bu da çok önemli bir kazanım… Bir algının değişimi… Elbette işin ticari boyutu da kendini göstermeye başladı. Bazı ufak atölyelerin TOMA şeklinde tuzluklar ürettiğini, Taksim Gezi Parkı Direnişi hatırası olarak başka ürünlerin de üretilmekte olduğunu duydum. Zaten beklenmedik bir şey değil… Bu direnişin içselleşmesi ve normalleşmesi yavaş yavaş içinin boşalmasına dönüşebilir dozu kaçarsa. O da ayrı mesele…

Ticari bir hal kazanan yönünden bahsetmişken, pek çoğumuzun daha önce duymadığı başka bir ürünün fark edilmesini sağladı. 2009 yılında ihtiyaç olduğunda iki kişilik bir gaz maskesine dönüşebilen ve 2009 yılında Nobel Kamu Sağlığı Ödülü’nü kazanan “Acil durum sütyeni” (The Emergency Bra) son günlerde Türkiye’de de çok ilgi görüyor.

Fiyatı 30 doların altında satılan sütyen, tasarımcısı Dr. Elena Bodnar tarafından 1986′daki Çernobil felaketinin yıkıcı etkilerinin ardından bir ihtiyaç olarak yaratılmış. Bu nükleer felaketi araştırırken "felaketin ilk birkaç saatinde kolay ulaşabilecek gaz maskeleri olsaydı binlerce insan radyasyona neden olan Iodine-131 maddesini solumayabilecekti" gerçeğine ulaşan Bodnar, bunun üzerine sütyeni tasarlamış.

Türkiye’den bu sütyenin ilgi görmesi, bu ülke insanının temel gereksinimleri arasına polis şiddetinin etkilerini azaltma ürünlerinin de girdiğini gösteriyor. Bunun için de en pratik olanı seçecek. Keyfi yerinde elitleri bile sokağa döken bu direniş, daha yaratıcı ‘çapulcu’ ürünlerini, pahalı da olsa ortaya çıkaracaktır.

E tabi böyle bir her şeye çözüm bulunan bir ortamda, polisin şiddetle bu insanları caydıramayacağı da açık. Bugün insanlar gaz maskesine dönüşebilen bir sütyen satın alıp bunu kullanarak sokağa çıkmayı düşünüyorsa, zaten her an her yerde gösteri yapmaya hazır da demektir. Üstelik yanında omuz omuza verdiği arkadaşın kimliğini sorgulamadan, ortak payda bulabilir. Zaten söz konusu olan yaşam alanı ve özgürlüğüyse başka ortak payda aramaya gerek var mı?

Elin Nobel Ödüllüsü bu ürünü üretirken radyasyonun zararlı etkilerini azaltmayı amaçlamış. Bizse devletin zararlı etkilerini azaltmak için kullanacağız. Ama tabi yine de ortak bir payda var. Radyasyona da biber gazı saldırılarına da neden olan devletler değil mi? Kamunun sağlığı için en büyük tehdit yoksa devlet mi?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder