Spor Haberleri

Köşe Yazıları

26 Temmuz 2013 Cuma

Kızım Nevâ'yı Beklerken

Bu kadar yoğun bir gündemin arasında insanın dönüp biraz kendine bakması zor oluyor. Oysa ben kendime dönüp baktığımda artık adım adım değişen bir kimlik görüyordum. Bundan da bahsetmek gerekiyordu.

Şunun şurasında ne kaldı baba olmaya? Nevâ’yı beklerken takvimin doğuma bir buçuk aydan da az bir süre kaldığını hatırlatması klavyeyi biraz da onun için kullanmam gerektiğini düşündürdü. O yüzden kaynayan ülke gündemi yazılarına biraz bebek molası veriyorum kendi adıma.

Tabi babalık duygusu çok enteresan… Bir de kız bebek bekliyor olmak ayrıca yüreğimin tellerini titretmekte… O yüzden bebeğimizin ismi gönüllere hitap eden bir musiki makamı adı olan Nevâ oldu. Farsça bir kelime… Güzel ses ve ahenk anlamlarına da geliyor.

Düşünmüyor değilim. Bir bebeğe doğmadan bazı etiketler biçmeye daha ismini koyma aşamasında başlıyoruz. Ama ne yapalım yani? Büyüyüp kendi kararlarını verecek hale gelmesini bekleyecek halimiz yok ya.

En azından büyüdüğünde kendi kararını verirken müdahale etmeyeceğimizi biliyor olduğum için içim rahat…

Garip ve güzel bir duygu… Onun annesinin içinde yaptığı hareketleri dışarıdan izliyor olmak, dokunduğunda o hareketleri bedeninde hissetmek… Bütün dertlerini, günlük sıkıntılarını ve günün birçok can sıkıcı ayrıntısını, üzücü ve öfkelendirici gündemi bir anda unutuyorsunuz. ‘Apolitikleştiriyor’ insanı daha doğmamış bir bebeğin yaşam belirtileri… Öyle apolitikleşmeye can kurban…

Direnişin en yoğun günlerinde nerede olmak gerektiğini kestiremedim. Eve geliyorsun, olmuyor; sokakta kalıyorsun, olmuyor.

Sonra fark ediyorsun ki zaten baba olmayı beklemek de bir tip politik duruşmuş. Ona güzel bir gelecek hazırlamaya çalışırken, sadece maddi ve manevi yaşam hazırlığı değilmiş olan… Gelecekte özgür bir ülkede yaşamasını ve bugünkü tarihle gurur duymasını istiyormuşsun. Bu gerçek her ne kadar önemli olsa da evde bekleyen eşimin tedirginlik içinde bir hamilelik süreci yaşamaması gerekiyordu. İyi dengelediğimi düşünüyorum açıkçası.

Bu müstakbel duygunun sevincini yaşarken, başka bir yerde yaşanan evlat acısının hüznünü de yaşıyorsun ya, işte o koyuyor insana. Ben Nevâ’ için güzel bir gelecek hayal ederken, gencecik bir insanın geleceği tüketiliyor. İşte baba olmanın politik yanı böylelikle başlıyor.

Yıllar sonra kızımla oturmuş televizyonda, bağıran, çağıran insanları tehdit eden bir başbakanı izlerken kızım onun kim olduğunu sorduğunda, daha dünyada olmadığı zamanki kişiyle aynı adam olduğunu söylemekten kaygılanmak suç mu?

Kızım yarın büyüdüğünde, hayatı sorgulamaya başladığında ne çok soru soracak… Hepsine verecek gururlu bir cevabım olmasını istemek de mi suç? Neye inanacağına, nasıl düşüneceğine kendi karar verecek bir insan dünyaya getirmek isterken, birinin daha şimdiden neye inanıp nasıl düşüneceğine karar vermesine tepki göstermek bir ebeveyn olarak en büyük hakkımız değil mi ki?

İşte bu bebeği bu düşüncelerle bekliyorum. Belki Nevâ bu kadar çok hareketli bir bebek olarak demek istiyor ki “diren yaşam ben de geliyorum.” Ya da belki de “bana oyuncak alacak mısın?” diye sormak istiyor sesimi duyduğu her an.

Sesleri ayırt etmeye başladığı bir dönemdeymiş. Annesinin sesini daha önce tanımaya başlamasına bozulmadım değil. Ama en azından artık bana da tepki veriyor. Ben ona güzel sözler fısıldarken, özlemimden bahsederken yüzünde bir tebessüm oluştuğunu hayal ediyorum. Çünkü ben bunu söylerken yüreğimden bir coşku yükselip gözlerime doluyor. Gözlerimde Nevâ’mın gülen yüzü canlanıyor. Ve ona söz veriyorum. O gülümseyişi daima canlı tutacağım için…

Bu arada bir karar vermiştim. Nevâ doğduktan sonra ona da bir blog açıp, onun adına geçirdiği evreleri yazacağım. Büyüyüp eli kalem tuttuğunda ona devredeceğim sonra. Bakarsınız iyi bir yazar olur. İllaki söyleyeceği sözü olacaktır.


Bir Eylül esintisiyle gelecek Nevâ. O esintiyi daha şimdiden yüzümde hissedebiliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder