Yetenek Sizsiniz Türkiye
programının geçen sezonundan, pek çok izleyiciyi kendine hayran bırakan küçük
yaştaki baterist Baha’yı hatırladınız mı? Küçük yaşında şöhretin yalancılığıyla
tanışmış, abartılı bir reyting sevdasına kurban gitmişti Baha. Programın o
sezonu bitti. Ama Baha için daha başka bir program başladı. O da pedagog
desteği…
Baha insanların ilgisinden çok
sıkılınca psikolojik olarak çok yıprandı. Yaşadığı yer olan Bodrum’a onu görmek
için gelenler bile vardı. Annesi Duygu Bayırlı’nın yaptığı açıklamaya göre
ilgiden sıkılan Baha için pedagog desteği alınmaya başlanmış. İlginin boyutu ve
abartılı duygu patlaması hakkında çok bir bilgimiz yok. Ama Hülya Avşar’ın
Baha’yı sevme şeklindeki saçma eylemleri, izleyiciye de yansıdıysa durum çok
vahim demektir.
Yetenek yönetimi konusunda son
derece yeteneksiz olduğumuz aşikâr... Çocuk gelişiminde de çok başarılı
sayılmayız. Çocuğumuzun en ufak yeteneğini bir gösteri malzemesi haline
getirmekte de üstümüze yok. Böylesi başarısızlığın sonucunda, ortaya çıkan
böyle programların izlenme rekorları kırmasında şaşılacak bir şey de olmuyor
haliyle.
Çocuğun bir gösteri malzemesi
haline getirilmesi, çağdaş bir anlayışla baktığınızda ciddi bir çocuk
istismarıdır. Dünyayı algılamaya çalışan, her şeyi öğrenmeye çalışan bir
çocuğun sahne ışıkları altında ‘sevilmesi’ sizce nasıl bir yetişkin yapacak
onu? Hele ki bir de poposunu ısırarak sevdiğinizde…
Diyecek söz yok. Sanki çok
önemsiz bir mesele gibi geçiştirilirken, çocuk üzerinden prim yapmak gibi ciddi
bir konu da geçiştirilmiş oluyor.
Baha’nın annesi, çocuğunun
pedagog desteği aldığını söylese de onu yine bir alışveriş merkezinin 23 Nisan
etkinliklerinde sahneye çıkartmaktan geri kalmamıştı. İki bin kişinin izlediği gösteride
izdiham bile yaşanmıştı. Baha’ya ulaşmak için birbirini iten kakan ve belki de
onun poposunu ısırmayı hedefleyen bir sürü insanın önünde sahneye çıkıyordu bu
çocuk. Pedagog desteği mi demiştiniz?
Bu noktada ilk eleştirilmesi
gereken aile… Sonra söz konusu programın yapımcıları… Ve bu ikisini
eleştirirken toplumun genel halini de masaya yatırmalı…
Toplum, maalesef muhakeme
edemeyen ve verilenle yetinen bir halde... Böyle olunca ilk eleştirilmesi
gereken, düzeltilmesi elzem olan bir yapıdır toplum. Çünkü bu sorunu onun tüm
dertlerinin kaynağı… Bunu söylediğinizde bir toplum düşmanı ve halka tepeden
bakan elitler olarak değerlendirilecek olmanız bile bir toplumsal sorun. Bu
programları izleyen insanları eleştirdiğinizde halkı küçük görmektir, kimine
göre yaptığınız. Popülist söylemlere boğulursunuz. Halkın sorunlarını
kullanarak ceplerini dolduranlar ise halkın en güvendiği adamlar olur. Alın
işte. İçinden çıkılmaz şahane bir paradoks…
Bir çocuğu sevme şekillerindeki
düzeysizlik ve toplumun manasız eğilimleri sonucu olarak, pedagog desteğiyle
büyümek zorunda kalan bir çocuğun şöhretinden nemalanan ailesi ve ticari
organizasyonlar… Bunun bir çocuk istismarı olduğunun farkında olmayan toplum ve
her şeyin çok iyi farkında olan ticaret erbaplarının tüketmeye başladığı 4
yaşındaki bir çocuk…
Oysa bu işler batıda nasıl
yapılır, biliyor musunuz? Profesyonel yetenek yöneticilerinin desteğiyle…
Çocuğu şöhret gibi ağır bir yükün psikolojisine sokmadan, yeteneğini
geliştirirler oralarda. Bizde ise bu hali yeterli sayılacak, eğitim
müfredatının durağanlı ve şöhretin tembelliğinin ortak çalışmasıyla ortaya
gelişmesine engel konulmuş bir Baha yetişecektir.
Olsun… Zaten şöhrete kavuşmuş.
Zaten para kazanıyor ya da kazandırıyor. Gelişmiş,
eğitim almış, doğru yetiştirilmiş, ne önemi var değil mi? Haydi onu da geçtim.
Poposu ısırılmış sevgi diye. Sevgiyi de böyle öğreniversin.
Ne demiştik? Demiştik ki yetenek
konusunda olduğunuz kadar, çocuk gelişiminde de yeteneksizsiniz Türkiye. Ama
bravo… Neyse ki Yetenek Sizsiniz Türkiye var!
Batıdan yetenek yönetimini
alabilmek, yetenek yarışmaları ithal etmekten daha mı kolay yani?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder