Efendim, şu sıralar kimi
dinlesek, bir ‘ahlak’ mesajı alıyoruz. Bir televizyon dizisinden tutun da
sokaklarda el ele dolaşan çiftlere kadar herkes ve her şey hedef tahtasında…
Ben de bu toplumun ‘ahlaklı’ bir bireyi olarak üstüme düşeni yapacağım.
Kimsenin fark etmediği, içimize, bilinçaltımıza yerleştirilmeye çalışılan
striptizciliği ifşa etmek istiyorum. Öhömm!
Dedim ki kendi kendime, “yahu ben
bu milletin bir ferdi değil miyim? İlla ki vardır etrafta ahlaka aykırı bir
şeyler.” Bunu dememe kalmadan metroda bir uyarı işareti gözüme takıldı. Amanın!
Trenin kapısında ilk gördüğüm şey
“kapılara yaslanmayınız” işaretiydi. Davetkâr şekilde durmuş bir adam figürü? Çoluğumuz,
çocuğumuz var, ayıptır! Şoku atlatmaktaydım ki mp3 çalarımda çalan Kenny G.
eşliğinde kafamı diğer tarafa çevirdim. (slovmoğşın vaziyeti alınız) Yazımda da
görselini utanarak kullandığım gibi bir görüntüyle karşılaştım. Kapıyı
bacaklarının arasına almış, (tövbeee) ellerine yukarıya keyifle kaldırıp
striptiz yapan bir adam figürü… Bak hele ya!
“Kapıya sıkışmayınız” demek
istiyormuş gibi yapıp, bilinçaltımıza striptizciliği aşılamaya çalışıyorlar! Ben
yutmam!
O kadar sarıklı amcalar, çarşaflı
teyzeler biniyor. Abdest bozulacak sonra. E buluttan ahlaksızlık mesajı
algılayan muhafazakâr kesim uyuyor mu? İlkokul, lise çağında çocuklar biniyor
metroya. Yarın, öbürsü gün demezler mi “ anne ben arkadaşlarla striptizciliğe
başladım” diye? Yaaa!
O değil de İslamcı basın da mı
uyuyor? Bu figürden memnunlar mı yoksa? Yahu eşimiz, sevgilimiz biniyor, ya
tahrik olurlarsa? İçim çekildi, sinirlerim bozuldu. Abdestim kaçtı.
Kenny G de ne çalmış öyle, bütün
libidom alt üst oldu. Sonra “dur, kendine gel” dedim kendi kendime. Ki
genellikle kendi kendimi sakinleştirmeye çalışmam pek. İneceğim durağa
gelinceye kadar gözlerimi ayıramadım bu uyarı işaretinden. Hakikaten de her
anlamda “uyarı” işareti bu.
Efendim, yazımı ciddiye alanlar
için, özellikle sonuna kadar sabırla okumuş olanlar için yazdığım her şeyin bir
şakadan ibaret olduğunu söylemek istiyorum. Bunu söyleme gereği duydum, çünkü
bazımız okuduğumuz her şeyi yüzde yüz gerçek sanabiliyoruz. Hatta yazdığım bu
yazının bir iftira olduğunu iddia edecekler için de önceden bir savunma
mekanizması çalıştırıyorum şu an.
Yazıda dikkat çekmeye çalıştığım
şey şu. Hemen her gün, sanatsal, edebi ve diğer fikirsel üretim alanlarına
yönelik, ‘ahlak hafiyeliği’ yapan insanlara rastlıyoruz. Görmek istedikten
sonra, her şeyi ‘ahlaksız’ bir obje olarak görebiliriz. Çıplak bir kadına
benzettiği ağacı kesen adam var bu ülkede. Leonardo Da Vinci’nin “Vitruvius
insanı” figürünü sansürlemiş bir televizyon kanalımız var. Kitapları ‘ahlaksız’
bulup yasaklayanlar var.
Sen ne görmek istersen, onu
görürsün kısacası. Ahlak algısı, her kafada başka türlü yer alıyor. Bak, benim
de fesatlığım tutmuş. “Kapıya sıkışmayınız” uyarı işaretinden neler anlamışım.
Twitter'da elini korkak alıştırma, takip et.
Twitter'da elini korkak alıştırma, takip et.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder