Bir Vasfiye Teyze gelmiş, oturmuş
yanı başıma. Konuşuyor da konuşuyor. “Ne çektin be?” diyor. “Bir yerlere
geleceğim diye ne didindin?”
İşin aslı o kadar çok şey
çekmedim, ama o dedikçe yıkılıyorum. Siniyorum olduğum yere. Bir ağlama
geliyor. Ağlayamıyorum. Vasfiye işte; yapacak Vasfiyeliğini… Öyle bakıyorum
sonra.
Epey bir süredir yazı yazıyorum.
Ancak son zamanlarda yazmaya pek motivasyonum yok. O yüzden ottan püsürden
konular geliyor aklıma. Hatta “nasılsın vatandaş?” diye sorup çıkabilecek
haldeyim. Yine de yazmasam kendime ağırım işte. Yazsam sana olduğu kadar mı
bilemem. “Yazmasam mı acaba?” diye kendime soralı bir ay kadar oldu sanırım.
Yazacağım dedim sonra. Ama bu soruyu sormama neden olan her neyse motivasyonu
yerlere sermiş. Şu an yazıyorsam yaşıyor olmanın motivasyonundan yiyorum yani.
Diğer ifadeyle harddisc’ten yiyorum. Önceden yazmak yaşıyor olmaya motivasyon
aktarırken, şimdileri bu tam tersine dönüştü. Biriken motivasyonlarımı itinayla
harcama dönemi… Süreç sanırım… Böyle olması gerekiyor belki de.
Her şey dışarı çıkıp sahilde
yürüme kararı aldıktan sonra bundan vazgeçip bir bankta oturmak ve ondan da
sıkılıp bir çay bahçesinde çay içmeye gitmek için ayağa kalkıktan sonra “ne
gerek var? Evde demlerim” diye karar değiştirip eve gelmek gibi… Aslında bütün
bu değişen kararların hepsi yerine geliyor gibi görünse de derin bir
huzursuzluk kendini hep gösteriyor. Vasfiye Teyze de vicdan azabı gibi ne zaman
gelsem işini işleyip bana bakarak klasik motivasyon kırma yöntemlerini
uygulamaya devam ediyor.
Ne ara dadandı bu buraya?
İçimdeki Vasfiye Teyze’yi kim gazladı? “Ben sana yazma demiyorum, yazsan ne
olacak diyorum” diyor şimdi de. Hadi be! Git işine… “Yoook iyi insansındır. Ama
ne çektin be, ne didindin yazacağım, çalacağım diye” Haydaaa. İşte şimdi bir de
müziğe geliyor. Yıllardır müzik yapıyorum yahu. “Aferiiiin.”
İşte Vasfiye Teyze ve bitmeyen
diyaloglarımız bu şekilde uzar, gider. Sonuçta beni yazmamaya ikna edemedi. Ama
ne de olsa burada aynı köşede oturacak. Aynı şeyleri tekrarlayacak.
Benim harddisc sağlam olmasa bir
dakika duramam, neyse ki hala götürecek halde beni. Epeyce bir süre gider
böyle. Ama umarım yeniden yaptığım her şey ondan götürmez de onu besler. Yoksa
ne kadar sürer, hiç bilemiyorum açıkçası.
Haydaaaa! Niye yazdım ki ben
bunlar şimdi? Kendi kendime konuşmak neyime yetmedi? “Ne çektin be okuyucu,
gereksiz sözcüklerimi okuyup anlayacağım diye ne didindin?” Vasfiye Teyze
içimizdeymiş bak, Demek ki hatayı başkasında aramamak lazımmış.
"Senin hangi motivasyonla
yazdığından kime ne yahu?"
Bu kim şimdi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder